Akl-ı imani çu
şahne-i âdilest
Pasban-u hâkim-i
şehr-i dilest
(Hazreti Mevlana, Mesnevi
4.inci cilt 1986 inci beyit açıklaması)
“ İmana mensup akıl, adil bir
şehir muhafazasına benzer.
Gönül şehrinin bekçisidir, hâkimidir.”
Gönül şehrine kâmil (Olgun, tam, eksiksiz) akıl bekçi oldu mu, artık araya
hırsız şeytan ziyan veremez.
Akıl bekçisi uyudu mu, o
vakit şeytan orasını harap eder.
Hain nefis, aklı uykuda
görünce, şeytanın eline şehrin anahtarını verir.
İnsanın ruhu, nefse hâkimse,
gönül şehri zalim hırsızdan emin kalır.
Cenkte, yüz binlerce kişilik
bir ordunun kumandanı olmazsa, o ordu muzaffer olmaz.
***
GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM
ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri
koll. Şrt.
***
Neler öğrendik:
1.
Aklımızı imanla
kuvvetlendirirsek yanlışa, zarara uğramaktan kendimizi kurtarabileceğimizi
öğrendik.
2.
İmanla akıl
birbirine sahip ve destek olunca kalıcı olan iyi işler yapacağını, zamanın iyi
diye inandırdığı aslında yanlışa sürüklediği işlerden işin başında
kurtulacağımızı öğrendik.
3.
Akıl dikkatsiz
olsa, uyusa bile imanın uyarıcı ve iyiye yönlendirici kuvvetinin bizi yanlış
yola gitmekten kurtaracağını öğrendik.
4.
İman ruhunun
kuvvetinin başarı sağlamakta çok büyük önemi olduğunu öğrendi.
5.
Düşmanımız iyi de
olsa ondan akıl danışmamızın yanlış olduğunu öğrendik.
6.
Hiç kimseyi
incitmememiz, onları düşmanımız haline getirmekten sakınmamız gerektiğini
öğrendik.
7.
Allah rızası için
halka iyilik yapmaya çalışarak herkesi her an dost görerek gönlümüzde
insanların kinini taşımadan canımızın rahat etmesini sağlamamız gerektiğini
öğrendik.
8.
Başkasına evvelce
bir kötülük yaptıysan ondan akıl danışmanın yanlış olduğunu öğrendik.
9.
Aklımızın kötülük
etmekten alıkoyduğunu öğrendik.
10.
Akıllı kişinin
daima uyanık olduğunu öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Aklımızın bilgiyle
güçlendiğini, bu bilginin de Allah’ı ve İslamiyet’i kabul edip düşünce ve
hareketlerine esas tutması gerekmektedir.
Dinin bütün hakikatlerini
kabul edip yerine getirenler nurlara kavuşurlar.
Bu iman nuru insanın içindeki
kalbi, cana, gönlü, nefsi ışıklandırarak hakikati olduğu gibi akla bildirerek aklın
bilinçli karar vermesine sebep olur.
Bu iman nuru kişiye emniyet
verir ve insanın başına ne gelirse gelsin ayakta ve dinç tutar, kalbe genişlik
verir.
Bu iman nuru olanların ruhi
bunalımlardan kendilerini koruduklarını, iman nuru olmayanların ise bunalımlarla
ve şikayetlerle yaşayıp ahrete gittiklerini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ