Şark-ı hurşidi ki
şud bâtın furûz
Kışr-u aks-i ân
buved hurşid-i rûz
(Hazreti Mevlana, Mesnevi
4.inci cilt 3058 inci beyit açıklaması)
“ Gündüz doğan şu güneş, iç
âlemini aydınlatan güneşin doğuşundan bir kabuktur, onun bir aksidir (Yansımasıdır) ancak.”
Kim anlayabilir ki bu,
Rabbani bir sırdır (Kalbini ve fikrini Allah’a bağlamış
ve sadece onunla meşgul olanların anlayabildiği), Süleyman Peygamberin
kuşdilidir.
Aynadaki akis hiçtir,
fanidir.
“ Hay
ve Kayyum= Diri ve kudrette dimdik duran” asıl olan bakiydir ve
ebedidir.
Bütün varlıklar mademki
fanide görünen akistir (Yansıma).
Sen, Âdeme git ki Âdem, beka
mülküdür (Sonsuza kadar kalınacak yer).
Bu ten, bu suret mademki
bakiy kalmaz, o halde sen onlardan elini çek, bakiy olan aşkı iste ve ara.
Sen ten sevincini bırak,
nimetler sahibi Tanrı’nın cemalini (Yüzünü, hakikatini)
temaşa (Sevinçle seyrederek) ederek canını
sevindir.
***
GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM
ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri
koll. Şrt.
***
Neler öğrendik.
1.
Görünen etkileri,
kuvvetleri, eserleri gördüğümüz zaman bunun bir kabuk olduğunu, bu kabuğun
içinde bir öz olduğunu bilmemiz ve bu özün özelliklerini anlayarak fayda
sağlamaya çalışmamız gerektiğini öğrendik.
2.
Yüzeysel bir bakışla kanı ve sanı oluşturmanın
eksiklik olduğunu öğrendik.
3.
Gördüğümüz her
şeyin aynada bir görüntü, televizyonda gelip geçen bir görüntü olduğunu
öğrendik.
4.
Her şeyin ışıkla görünür
olduğunu bunun da gelip geçici olduğunu öğrendik.
5.
Nurun
gösterdiğinin ışığın gösterdiğinden farklı olduğunu fark edip anlamamız gerektiğini
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Kuşdilini
öğrenmek isteyen dostlarımızın bu blogta olan KUŞDİLİ
MANTIK AL-TAYR VE YEDİ VADİ yazıp tüm yazarak okumalısın.
*
RAVLİ