22 Şubat 2014 Cumartesi

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 379

Her dil er sâmi budi vahy-i nihân
Harf-u savti key budi ender cihan
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 4.inci cilt 2979 inci beyit açıklaması)

“ Her gönül, gizli vahy’i duyup işitseydi âlemde harfe söze artık ne lüzum kalırdı?”

Kendinden yardım istenilen niteliksiz Tanrı kudretlerini cihanda gösterirdi.

Manalar suretlerle göründü.
Suret ehli (Görünüşü önemseyenler) de suretlerden manayı tattılar.

Suretleri (Görünenleri) lafızdan (Sözle anlatılmak, bildirilmek), sesten ve sözden yaptı.

Bunlar zarf (Kap, kılıf, sarma) gibidirler, mana da su (İçinde saklanılan değer) gibidir.

Kuru toprak halkı, zarflardan nasip aldılar.
Balıklar, zarfsız safa denizinden rızıklandılar.

Zahir ehli (Görünüşü önemseyenler) yalnız suretlerden (Görünenlerden) zevk alırlar.
Âşıklar, onların zevkinden sakınırlar.

                                          ***
GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik.
1.    Gördüğümüz her şeyin aslında bir kap içinde, kılıf geçirilerek örtülmüş, sarıp sarmalayarak içindeki değerin korunmuş olduğunu öğrendik.
2.    İnsan vücudunun da bir kap olduğunu, içinde çok değerlerin saklandığını öğrendik.
3.    Görünüşe aldanmamak için gördüğümüzün içinde ne saklandığını araştırmamız gerektiğini öğrendik.
4.    Allah’ı sevenlerin görünüş zevkinde kalmayarak manasını anlamaya çalıştıklarını öğrendik.
                                     *                                                                                    
İşte böyle yaren,
Gönlünü dünyalık isteklerle dolduranların Allah’tan gelen buyruk ve düşüncelerini bu karışıklık içinde duyamayacaklarını, kendilerini sağır ettiklerini öğrendik, anladık.

Gönül aynasını dünyalık isteklerle dolduranların Allah’tan gelen görüntüleri net olarak göremeyeceklerini, mahrum kalacaklarını öğrendik, anladık.

Kendini yetiştirmiş ariflerin gönlüdeki çer-çöp denilen dünyalık isteklerden temizlemişler, gönül aynalarını parlatarak Allah’tan gelen mesajlara açık tutmuşlar ve öğrenmek anlamak için söze veya yazıya ihtiyaç duymadıklarını öğrendik, anladık.
                                               *                                                    

RAVLİ

Popüler Yayınlar