Ançi ayn-ı lutuf
baş ed ber avâm
Kahır şud ber
nâzeninân-ı kirâm
(Hazreti Mevlana, Mesnevi
4.inci cilt 2982 inci beyit açıklaması)
“ Avama (Halkın alt tabakası) lûtfun(Önem
verdiği iyiliğin) ta kendisi olan şey, cömert ve yüce olan nazlı Hak
erlerine göre kahırdır (Derin üzüntü, acı, sıkıntı
verendir).”
Hak, suret ehline (Görünüşe önem verenlere) suretten (Görünüşten) zevk verdi.
Onları, suretten muratlarına
nail (İstek ve amaçlarına ulaştırdı) etti.
Âşıklar ise aşka bildik
oldular, vahdet (Birlik) denizinde yüzdüler.
Manalar olsun, suretler olsun
hiçbir hikmetsiz (Kontrolsüz) değildir.
Görüş sahibi olan arifler,
her ikisini de Hakkani bir zevkle, ibretle (Uyarıcı
sonucu bilmek, ders almak için) temaşa (Hoşlanarak
bakarlar) ederler.
Surette ne görürsen, gördüğün
manadır.
Gizli hazine, suretlerde
göründü.
Suretlerin hepsi de birer
zuhur (Kendini gösterme, meydana çıkma) yeridir.
Sen bunları, zahir (Görünür) olmuş manalar olarak gör.
***
GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM
ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri
koll. Şrt.
***
Neler öğrendik.
1.
Sözün, yazının,
yapılan bir eylemin bir mana taşıdığını, sadece görmekle, duymakla
yetinilmesinin eksiklik olduğunu, manasına ulaşmak gerektiğini öğrendik.
2.
Allah ile birliğe
kavuşanların söz, yazı, görüntünün aracılığına ihtiyaç duymadığını öğrendik.
3.
Hakka ulaşmak
için müminlerin peygambere bağlanmalarının bir vasıta olduğunu öğrendik.
4.
Gönlün gizli
vahyi duyanların söze, sese gereksinme olmadan anlaştıklarını öğrendik.
5.
Halkın, bu beyti
anlayıp fark edebilmesi için çok sıkıntılar ve zahmetler çekmesi, anlayışını
geliştirmesi gerektiğini öğrendik.
6.
Manayı anlamaya
sözler gerektiğini fakat gerçeğe ulaşanlar için sözlerin değersiz olduğunu
öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Sözlerin, yazıların, görsel
olarak sunulan her şeyin bir manayı anlatmak için olduğunu öğrendik, anladık.
Anlayışını geliştirip gerçeğe
ulaşan kişiler için artık ses de gerekmeyeceğini, sözünde de gereksiz olduğunu
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ