7 Şubat 2014 Cuma

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 349

An hünerhay-ı dakık-u kal-ü kîl
Kavm-ı Firavnend ecel çün âb-ı Nil
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 4.inci cilt 1660 inci beyit açıklaması)

“ O ince hünerler (Beceri isteyen ustalıklar), o dedikodular Firavun’un kavmine, ecelde Nil nehrine benzer.”

Senin ilmin Rabbani (Allah’tan gelen doğru bilgi) olsaydı, cismin fani (Yok) olmasıyla fani olur muydu?

Can gibi bakiy (Kalıcı) ve ebedi olur da temiz canınla beraber yaşardı.

İlmin eğer Tanrı’nın bahşettiği bir ilim olsaydı, daima Haktan ders alırdın.

İlmin, nefsin heva ve hevesinden ( Boş ve geçici şeyler) gelmişti.

Nefis fani (Yok) olunca (Ecel gelince) o ilminden artık sana ne fayda var?
Çalışıp çabalamak, Hak için değilse o, şeytanın hilesidir.

Fersizdir (Aydınlık, parlaklık, canlılık, güç, kuvvet, ışık yoktur).


                                          ***
GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Nil nehrinin suyunun Musa’ya inanmayanlara kan, inananlara içme suyu olduğunu öğrendik.
2.    Allah’tan gelen bilginin esas alınması gerektiğini öğrendik.
                                                                              *
İşte böyle yaren,
Öldükten sonra elde ettiklerimizi kaybetmemek için Haktan gelen bilgilerin ışığında, gösterdiği yoldan hareket etmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.

Kaybolmayan sesi, batmayan güneşi aramamız gerektiğini öğrendik, anladık.
Bu dünyada artma veya eksilme olmadığını, evvelinde nasıl ise hala aynı olduğunu sadece halkın eserlerinin artığını öğrendik, anladık.
                                               *                                                    

RAVLİ

Popüler Yayınlar