An hünerhay-ı
dakık-u kal-ü kîl
Kavm-ı Firavnend
ecel çün âb-ı Nil
(Hazreti Mevlana, Mesnevi
4.inci cilt 1660 inci beyit açıklaması)
“ O ince hünerler (Beceri isteyen ustalıklar), o dedikodular Firavun’un
kavmine, ecelde Nil nehrine benzer.”
Senin ilmin Rabbani (Allah’tan gelen doğru bilgi) olsaydı, cismin fani (Yok) olmasıyla fani olur muydu?
Can gibi bakiy (Kalıcı) ve ebedi olur da temiz canınla beraber
yaşardı.
İlmin eğer Tanrı’nın
bahşettiği bir ilim olsaydı, daima Haktan ders alırdın.
İlmin, nefsin heva ve
hevesinden ( Boş ve geçici şeyler) gelmişti.
Nefis fani (Yok) olunca (Ecel gelince)
o ilminden artık sana ne fayda var?
Çalışıp çabalamak, Hak için
değilse o, şeytanın hilesidir.
Fersizdir (Aydınlık, parlaklık, canlılık, güç, kuvvet, ışık yoktur).
***
GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM
ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri
koll. Şrt.
***
Neler öğrendik:
1.
Nil nehrinin
suyunun Musa’ya inanmayanlara kan, inananlara içme suyu olduğunu öğrendik.
2.
Allah’tan gelen
bilginin esas alınması gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Öldükten sonra elde ettiklerimizi
kaybetmemek için Haktan gelen bilgilerin ışığında, gösterdiği yoldan hareket
etmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
Kaybolmayan sesi, batmayan
güneşi aramamız gerektiğini öğrendik, anladık.
Bu dünyada artma veya eksilme
olmadığını, evvelinde nasıl ise hala aynı olduğunu sadece halkın eserlerinin
artığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ