2.
O’na son derece
saygı göstermelidir.
3.
O’nun öğrettiği
zikir ile kalbini düzeltmeye çalışarak gafletten kurtulmaya çabalamalıdır.
4.
Bir konuda haklı
bile olsa şeyhin sözünü ve gayesini anlamaya çalışmalı; ona karşı ölü
yıkayıcısının eli altındaki ceset gibi olmalıdır.
5.
Şeyhi bir şey sormadan söz söylememelidir.
6.
Herhangi bir
isteğini şeyhinden başkasına söylememelidir.
7.
Eğer mürşidine
ulaşamazsa ve çok gerekliyse Salih (yetki sahibi), eli açık ve takva sahibi (Allah
korkusuyla dini yasakları yapmayan) kişilerden istekte bulunabilir.
8.
Ancak mürşidi (Öğreticisi,
yol göstereni) aracılığıyla istek ve gayesine ulaşabileceğine inanmalıdır.
9.
Sevgisi başka bir
şeyhe yönelirse kendi mürşidinden (Öğreticisi, yol göstereni) yarar göremez ve
feyz (Bolluk, kendiliğinden çoğalma) kapısı kapanır.
10.
Mürşidinin (Öğreticisi,
yol göstereni) kendi üzerindeki tasarrufunu kabullenerek emrine uymalı ve her
konuda ona hizmet etmelidir.
11.
Çünkü arzu ve
sevgi bu yolla oluşur ve ihlâsla (Doğrulukla, dostlukla, samimiyetle, temiz,
katışıksız) gönülden bağlılığın ölçüsü bu yolla anlaşılır.
12.
İbadetlerinde
adetlerinde ve tüm yaptığı işlerinde mürşidinin (Öğreticisi, yol göstereni) isteğini kendi isteğinden üstün tutmalıdır.
13.
Mürşidin (Öğreticisi,
yol göstereni) iyi ahlakına ve olgunluğuna güvenerek onun hoşlanmadığı şeyleri
yapmaktan kaçınmalıdır.
14.
Kendi durumunu
mürşidine açıkladıktan sonra bir şey istemeden verilecek karşılığı
beklemelidir.
15.
Birisi şeyhine bir
şey sorarsa kendisi cevap verme küstahlığında bulunmamalıdır.
16.
Mürşidinin (Öğreticisi,
yol göstereni) bulunduğu toplulukta yüksek sesle konuşmamalıdır. Çünkü bu çok
kötü edepsizliktir.
17.
Bize
anlatıldığına göre bir gün İmamı Züfer abdest alıyordu, hocası İmam-ı Azam Ebu
Hanife ( r.a) onun yanından geçti. İmam-ı Züfer ayağa kalkmayarak saygıda kusur
etti. Bundan dolayı en üstün öğrenci olacakken derecesi en düşük kaldı.
18.
Mürşidinin hiçbir
haline kalben dahi olsa karşı koymamalı ve içinde şüphe belirirse iyiye
yormalı; iyiye yoramazsa kusuru kendinde aramalıdır. Musa ( a.s) ile Hızır (
a.s) arasına geçen olayı düşünmelidir.
19.
Çünkü mürşide
karşılık vermek çok çirkindir ve bundan ortaya çıkacak perdelenmenin ilacı
yoktur. Ayrıca tüm feyiz kapıları kapanır.
20.
Mürşidinin (Öğreticisi,
yol göstereni) çare bulması için iyi veya kötü tüm olayları ona açıklamalıdır.
Çünkü mürşit doktor gibidir; müridin halini öğrendiğinde onun sorununu
düzeltmeye ve iyileştirmeye çalışır. Bu nedenle nasıl olsa şeyhim benim
sorunumu biliyor diye sorunu ona iletmemek doğru değildir. Çünkü bazen mürşit
keşfinde yanılabilir. Velilerin keşfinde yanılması âlimlerin içtihatda (Yorumlarında)yanılması
gibidir, yanılan da sevap kazanır. Şeriatın kurallarına uymadıkça keşiflere
uyulmaz. Gerçek bile olsa bunlarla karar verilmez.
21.
Müridin (Öğrenci)
şeyhine gönülden bağlılığı eziyetli ve sıkıntılı olduğunda bile bozulmamalıdır.
Moral bozacak sözler, dedikodular ümidini kırmamalı; Allah’tan ( c.c) istediği
feyzi ancak mürşidinin aracılığıyla elde edebileceğine inanmalıdır. Bunun için
şeyhine olan sevgisi be bağlılığı kendi nefsinden, çoluk çocuğundan ve malında
daha fazla olmalıdır.
22.
Mürşidinin
(Öğreticisi, yol göstereni) yaptığı
ibadet ve hareketlerin hepsini yapmaya kalkışmamalıdır. Çünkü mürşidinin bulunduğu
hal ve derecesiyle ilgili bazı yaptıkları müride (Öğreticiye) uygun
düşmeyebilir.
23.
Şeyhinin
emirlerini yorumsuz başkasına devretmeden hemen yerine getirmelidir.
Geciktirirse veya yapmasa feyiz kesilir.
24.
Mürşidinin (Öğreticisi,
yol göstereni) verdiği zikir, teveccüh ve murakabe gibi görevleri emrettiği
şekilde yerine getirmelidir.
25.
Mürşidi (Öğreticisi,
yol göstereni) ile birlikte bulunurken hareketlerine, sözlerine, sorduğu soru
ve verdiği cevaplarına dikkat etmeli; ileri- geri konuşmamalıdır. Zira böyle şeyhin
büyüklüğünü ve saygısını müridin kalbinden gider.
26.
Mürşidiyle konuşacağı anları iyi ayarlamalı;
verdiği cevapları can kulağıyla dinlemeli, konuşurken edepli ve haddini aşmadan
kısa ve öz derdini anlatmalıdır.
27.
Mürşidinin (Öğreticisi,
yol göstereni) kendisine açıklanan
sırlarını gizlemelidir.
28.
Allah Teâlâ’nın
(c.c) mürşidi aracılığıyla kendisine bağışladığı keşif, keramet, hal ve
düşünceleri şeyhinden saklamamalıdır.
29.
Uygunsuz
kişilerin yanında mürşidinden söz etmemeli ve onun sohbetlerini anlatmamalıdır.
Onlara ancak akılları ve anlayışları derecesinden açıklama yapabilir.
30.
Mürşide (Öğreticisi,
yol göstereni) kapılanmak
gerçekleştiğinde size Allah’u Teâlâ’yı (c.c) tanımak ve bilmek için geldim
demelidir. Şeyhi kendisini kabul ettikten sonra bir şey istemez, ancak hizmet
eder. Böylece mürşidinin kendisini kabulü tam olur. Bu süre boyunca şeyhi bir
şey emrederse bildiği şey dahi olsa onunla uğraşmalıdır.
31.
Herhangi bir
kimse şeyhine selam söylemek isterse, o görevi üzerine almamalıdır.
32.
Mürşidi ile
beraberken başka şeylerle ilgilenmemeli, tam anlamıyla ona yönelmelidir.
33.
Mürşidinin(Öğreticisi, yol göstereni) karşısında abdest bozmamalı, tükürmemeli,
sümkürmemeli, nafile namaz kılmamalı, tespih çekmemeli ve bir şeyle
oynamamalıdır.
34.
Mürşidi (Öğreticisi,
yol göstereni) emretmedikçe başköşeye geçmemelidir.
35.
Mürşidin (Öğreticisi,
yol göstereni) seccadesi, yatağı, kap ve kaçağı gibi özel eşyaları
kullanmamalıdır.
36.
Karanlık gibi
zorunlu haller olmadıkça mürşidinin önünde yürümemelidir.
37.
Mürşidinden(Öğreticisi,
yol göstereni) uzakta iken ilgiyi
kesmemek için mektuplaşmalı, bu mektupları korumaya özen göstermelidir.
38.
Abdestsiz olarak
şeyhinin yanında oturmamalıdır.
39.
Nehir gibi akarsu
kıyısında abdest alırken mürşidinden üst tarafta bulunmamalıdır.
40.
Uzakta bulunsa
dahi şeyhinin bulunduğu yöne ayağını uzatmamalıdır.
41.
Mürşidi bir şeyle
uğraşırken veya elini tutup yakalayarak, çekerek öpmeye çalışmamalıdır.
42.
İzin almadan
günlük tutma bile olsa karşısında bir şey yazmamalıdır.
43.
Şeyhinden
olağanüstü halde ve keramet beklememeli ve istememelidir.
44.
Mürşidinin (Öğreticisi,
yol göstereni) kendisine verdiği armağanlara özen göstererek ömrü boyunca
saklamalı; hiç kimseye vermemeli ve satmamalıdır.
45.
Mürşidinin(Öğreticisi,
yol göstereni) ahlakıyla ahlaklaşmaya
çalışmalıdır.
46.
Mürşidinin (Öğreticisi,
yol göstereni) sevdiklerini sevmeli, hoşlanmadıklarından hoşlanmamalıdır.
47.
Mürşidi(Öğreticisi,
yol göstereni) ayakta dururken kendisi
oturmamalıdır. Sırtını şeyhine dönmemeli ve kapıyı vurarak sertçe örtmemelidir.
48.
Bir mürşit (Öğreticisi,
yol göstereni) müridini tarikattan
çıkarırsa tamamıyla ondan ayrılmaz. Çünkü böyle bir müridin başkasının
aracılığıyla kurtulması imkânsızdır.
49.
Benim mürşidim (Öğreticisi,
yol göstereni) Peygamberden, sahabelerden, tabiin hazretlerinden daha büyüktür
gibi düşüncelere sapmamalı ve konuşmamalıdır.
50.
Mürşidine (Öğreticisi,
yol göstereni) gözünü dikip bakmamalı; o başka tarafa bakarken rabıta amacıyla
göz ucuyla bakmalıdır.
51.
Mürşidiyle (Öğreticisi,
yol göstereni) birlikte otururken manevi yarar sağlamak için kalbini onun
kalbine bağlı bulundurmak gerekir. Çünkü nispet ve feyiz şeyhinin sohbetiyle
oluşur ve gafil olanlardan geriye döner, uyanık olanların kalbine girer. Manevi
nispet dumanın yayılması veya yağmurun yapması gibi yayılır ve onu ancak ihlas
ve ilahi sevgisi tam olanlar hisseder.
52.
Mürşidiyle(Öğreticisi,
yol göstereni) birlikte otururken gönlü
engin ve iç huzuruyla olmalıdır. Bunu sağlamak için gözleri kapayıp sanki
başının üzerinde duran kuşu ürkütmeyecek şekilde kıpırdamadan durmalıdır.
53.
Zamanı öğrenmek
için iki de bir saatine bakmamalı; içine sıkıntı gelince şeyhin yanında çıkıp
gitmelidir.
54.
Mürit, şeyhinin
çocukları, akrabalar ve komşuları yanında da edepli, saygılı ve vefalı
olmalıdır.
55.
Mürşit (Öğreticisi,
yol göstereni) kendisini yemeğe çağırdığında, mürit güzel yemekler ve
içecekler, rahat yataklar isteğinde bulunmamalıdır. Hazırlananı yemeli;
bulunduğu yerde yatmalı ve bu durumu nispet alması için büyük bir devlet ve
nimet saymalıdır. Bu sırada bir kusur işlerse Cenab-ı Hakk’a (c.c) istiğfar etmelidir.
56.
Hizmet ederken
gerek mürşit, gerek diğer müritler, gerekse de misafirler için yaptığı hizmetin
nispet bakımından eşit olduğuna inanmamalıdır.
57.
Mürşidiyle(Öğreticisi,
yol göstereni) herhangi bir konuda
görüşmek isteyen onun boş ve uygun zamanı kollamalı;
58.
Mürit mürşidinden
herhangi bir şey veya hizmet istememelidir. Sadece hastalık, sıkıntı gibi
durumlarda bilgi verilir. Mürşit ister dua eder, isterse etmeyebilir.
59.
Mürşidi (Öğreticisi,
yol göstereni) başkalarıyla konuşurken, yanına sokulmamalıdır. İzin isteyeceği
zaman evinden çıkmasını istememeli; çok acil işi varsa uygun bir şekilde haber
göndermelidir.
60.
Sabah namazından
güneş doğuncaya kadar ve akşam yatsı namazları arasında özel görevleri
olduğundan mürşidiyle konuşmamalıdır.
61.
Mürit herhangi
bir yerde sohbet etmesi gerekirse mürşidiyle ilgili konuşma yapmalıdır.
62.
Mürşidini (Öğreticisi,
yol göstereni) ziyaret geldiğinde kendi başına ne kadar kalacağına karar
vermemelidir. İstek ve arzusu olduğu sürece orada kalmalı ve gitme kararını
mürşidine bırakmalıdır.
63.
Mürşidini (Öğreticisi,
yol göstereni) kabul etmeyen kişilerle bir arada bulunmamalıdır.
64.
Mürşit (Öğreticisi,
yol göstereni) herhangi bir konuda
yasaklama getirirse ( bir yere gitmeyi, bir şeyi yemeği, bir şey yapmayı
yasaklarsa) üzülmemeli, aksine gizli bile davranmamalıdır).
65.
Gördüğü rüyaları
kendi yorumunu önemsemeden mürşidine (Öğreticisi, yol göstereni) anlatmalı, onun yorumuna göre davranmalıdır.
İşte böyle yaren,
Yapacağımız bir işin
istenilen ve beklenilen faydasını görmek için terbiye ile bağlanmak gerekiyor.
Kişiliğimizi ve bildiğimizi yok etmemiz gerekir.
Allah’ın ve insanların
beğeneceği biri olmak için yeni kaliteli bilgiler almak ve uygulamakla için
eskiyi atmak ve boşaltmakla yeni beğenilen bir kişiliğe yer açmak ve böylece
sonuçta beğenilen kişiliğe sahip olabiliriz.
Ben ve ben merkezli
davranışlardan kurtulmak için kendimizi yok saymamız, önerileri doğru kabul
ederek yeniden doğmalıyız.
RAVLİ KAKNUS yazısını Google
dan okumalısın.
*
RAVLİ