Çun enây-ı bende
lâşüd ez vücud
Pes çimâned tu
biendiş ey cehûd
(Hazreti Mevlana, Mesnevi
6.inci cilt 2096 inci beyit açıklaması)
“ Kulun benlik varlığı, Hak
varlığında yok olunca ne kalır?
Bir düşün ey cıfıt (Çarçabuk gidip geri kalan, kararsız)!”
Tevhit (Varlığı, birliği) güneş gibi göründü.
Fakat zahir ehli (Dış görünüşe değer veren) yarasa kuşları gibi perde
içinde oldukları için görmediler.
Gönül ehli gizli sırları
bildiler.
Vahdet sırrı onlara ayan (Belli, açık) oldu.
Suret ehli (Dış görünüşe değer veren) perde arkasında kesafet (Çokluk, sıklık, yoğunluk) içindedirler, lâtif (Yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan) olan tevhit (Birlik) ile nerden ülfet (Alışma,
kaynaşma) edecekler?
Hakkı tevhit (Allah’ın birliği), histen dışarıdadır.
His ehli onu idrakten (Anlama yeteneğinden, anlayıştan, akıl erdirmeden)
acizdir.
Bir kimse Allah nuru ile
nazar eder (Bakan) olmazsa Hakkın tecellisine (Görme mesafesine yaklaşamaz) eremez.
***
GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri
koll. Şrt.
***
Neler öğrendik:
1. Aklı başında olanın her şeyin Allah’ın varlığından ve
birliğinden haberli olacağını öğrendik.
2. Ben diyenin yüce varlığı görmezlikten gelip kendini
görmek ve büyüklenmek olduğunu öğrendik.
3. Allah ile bir olmanın, rengine bürünmenin, kendi
varlığını yok etmekle olacağını, bunu aklın anlayamayacağını öğrendik.
4. Allah’ı sevmek ve katılmakla onun nuruyla bakar
olacağımızı öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Kendini büyük görmenin,
büyüğü yok saymanın akılsızlık ve ruh hastalığı olduğunu, bir arife dost
olarak, dediklerini doğru kabul ederek; bu aklımızı kilitleyen, gözümüzü kör
eden, düşünce ve davranış bozukluğuna sebep olan beladan kurtulabileceğimizi
öğrendik, anladık.
Arif çok yanında ve çevrende
olur da sen görmeyebilirsin.
Allah’a yalvararak doğru yola
girmek isteminde bulunmamız gerektiğini, bu beladan kurtuluşun yalvarışla
kurtulabileceğimizi öğrendik, anladık.
*
RAVLİ