5 Mayıs 2014 Pazartesi

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 522

İn düvi evsaf-ı did-i ahvelest
Verne evvel âhir, âhir evvel est
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 819 inci beyit açıklaması)

“ Bu ikilik şaşı gözün görüşüdür.
Yoksa evvel  âhir , âhir evveldir .”
( Allah’ın sıfatı olarak evvel ve âhir, ilk varlık ve yaşamaya devam edecek olan son varlık, öncesi ve sonrası bulunmayan)

Allahım!
Evvel de, âhir de sensin.

Senden başka bir şey yoktur.
Zahir de, batın da sensin.

Bizim bizliğimiz nefi’dir (Faydacılık), ispatımız ancak sensin.
Zatimizde ne varsa hepsi sendedir.

Sen güneş gibisin, biz gölge gibiyiz.
Senin şulelerinden biz var olduk.

Çünkü gölgeyi vücuda getiren ziyadır.
Ziya (Işık, aydınlık, nur) olmasa gölge nasıl görünür?

Fazl ve keremin (Olgunluğun ve büyüklüğün) güneşi izinde ben gölge gibi döner dururum.
Benim aslım da sen, medarım (Sebebim) da sensin.

                                       ***
 GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Can âleminde ikilik olmadığını, şaşı bakmanın olmayacağını, birlik âleminin olduğu yer olduğunu öğrendik.
2.    Peygamberlerin sözlerinin can âleminin sözleri olduğunu öğrendik.
3.    His gözünün yani başımızdaki gözle gördüğümüz her şeyin kalıcı olanı göremediğini, ancak yansımalarını gördüğünü, bunların hepsinin de geçici olduğunu öğrendik.
4.    Öldükten sonra tekrar dirileceğimizi görmemiz, buna göre değerlendirme yaparak yaşayışımızı yeniden düzenlememiz gerektiğini öğrendik.
5.    Kıyamet gününün şartının, önce ölmek olduğunu, öldükten sonra diriliş olduğunu bilmemiz gerektiğini öğrendik.
6.    Yokluk âleminin sığınacağımız yer olduğunu, fakat halkın bu sığınacağı yerden korktuklarını öğrendik.
7.    Dünya yaşamını terk etmeden ahret yaşamına kavuşamayacağımızı, ahreti terk etmeden Allah’a kavuşamayacağımızı öğrendik.
8.    Görünmeyeni gören özelliğine sahip göz, görüneni görünmeyen gözle gördüğünü yani can gözüyle göreceğini öğrendik.
9.    Gözü nurlanmış, aydınlaşmış bir göz ile karanlıkta kalmış bir gözün aynı gerçeği göremeyeceğini öğrendik.
10.                      Ham, olgunlaşmamış kişilerin anlamamaları için can gözüyle görmelerine izin verilmediğini, doğruların yanlış kullanılmasına izin olmayacağından yasaklandığını öğrendik.
11.                      Can gözüne hakiki alıcı gerektiğini, vakit geçirmek, eleştiri için konu bulmak için yaklaşanların bu birikimden fayda elde edemeyeceklerini öğrendik.
                                                 *                                                                                  İşte böyle yaren,
Can gözüne, gönül gözüne müşteri olmak, soğuk davranmamak gerektiğini, taş halimizden çıkıp parlaklık kazanmayı istememiz gerektiğini, ısrarla bu yolda yürümemiz gerektiğini öğrendik, anladık.

Avcı gibi davranıp sabırla, tekrar ederek, nasihatleri önemseyerek arayış içinde olmamız ve çalışarak bekleyişten kurtulmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Bu yolda geç kalmışlık olmadığını, sevince ulaşmanın yakın olduğunu, bu yolda her yenilginin zafere yaklaştırdığını, kötü algılamaların şüphelerin geçersiz ve önemsiz olduğunu,  zor gözükenin bir kolaylık yönü olduğunu, cansız gözükenin bir canı olduğunu, yok demekle kurtulamayacağımızı, dert sahibi olmadıkça, sabır etmedikçe elde edişin olmayacağını öğrendik, anladık.

Şüphe ve tereddütlerin yolumuzu keseceğinden bundan kurtuluş için Peygamberlerin sözlerine dayanmamız ve güvenmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                                                 *

RAVLİ

Popüler Yayınlar