6 Mayıs 2012 Pazar

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE SIR KİME SÖYLENİR


Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:

Biri geldi:
“ Bana bir sır söyle” dedi.
Cevap verdim:
“ Ben sana sır söyleyemem.
Ben sırrı öyle birisine söylerim ki, onu kendi benliğimde değil, kendimi onun benliğinde göreyim.

Kendi sırrımı kendime söylemiş olurum.
Ama ben sende kendimi göremiyorum.

Sende başkalarını görüyorum. (Sevdiğin, beğendiğin, saygı duyduğun çok kimseler var.)

Bir kimsenin yanına gelen başka bir kimse üç ihtimalin dışında değildir.

1.    Ya mürittir. (Öğrenmek için gelen talebe)
2.    Ya dostluk için gelmiştir.
3.    Yahut da kendi ululuğunu göstermek için isteyendir.

Sen bu üç türlü ziyaretçiden hangisisin?
Nihayet falanın yanına gitmeyecek misin?

Benim nasıl bir insan olduğum sizce belli midir? 
Dedi.
Gelen adam:
Mert odur ki, içinde ne varsa dışı da öyle görünsün!”

Şems:
Benim içim dışım hep bir renktedir.
Bu cihet eğer açıklanır ve bende velilik ve hikmetler olduğu bilinse bütün cihan tek renkli olur.

Kılıç kalmaz, kahır (Üstünlük kurma, zorlayıcılık, ezicilik, yok edicilik) ve zülüm (Haksızlık, eziyet, incitme) kalmazdı.

Ama âlemin böyle olması Tanrı’nın kanunu değildir.
Uzun söz burada kısaldı.

Bu sözün manası şudur:
Benim dış yüzüm iç yüzümün dışarıya vurmuş olan rengidir.
Şu hale göre bu âlem var olmasaydı yerinde başka bir âlem olurdu.

                   ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
                    ***

Neler öğrendik:

1.    Değerli olan sırları (Gizli bilgileri) vereceğimiz kişinin; bizi beğenen, kabul eden, güvenen, seven olması gerektiğini, verdiğimiz sırrın değerini anlaması ve koruması ve de yanlış amaçlar için kullanılmayacak olan biri olması gerektiğini öğrendik.
2.     Yanımıza gelenin selamını aldıktan sonra ne maksatla geldiğini öğrenmemiz ve buna göre davranmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Üstünlük kurmak, zorlayıcılık yapmak, ezmek, yok etmeye çalışmak, haksızlık yapmak, eziyet etmek, incitmek gibi davranışların insanların kendilerinin icat edip yaptıklarını öğrendik.
4.   

İşte böyle yaren,

Yanına gelen:
Kazancıdan, malından, mülkünden, bilgisinden, çocuklarının durumunu da bu şekilde anlatan ve her şeyden şikâyet eden, beğenmeyen, aşağılayan tavırlarla ve sözlerle anlatıyorsa bu ululanma yapmaktadır.

Dükkâna gelen biri kapılara, pencerelere, tavandaki kameralara, görevli personele bakıyorsa hırsızlık için gelmiştir.

Dükkâna gelen biri raflara bakıyor mallarla ilgileniyorsa alış-veriş için gelmiştir.

Dükkâna gelen biri mal sahibinin yanına geliyorsa dost yüzü görmek için gelmiştir.

Yaren, konudan uzaklaştık tekrar dönelim:

Sırrın yabancıya söylenmesi yasaktır.
O halde kendi kendine söyleyebilirsin veya kendin gibi olana söyleyebilirsin.
onu benliğimde değil, kendimi onun benliğinde göreyim.
Bizim kendimiz gibi kabul ettiğimiz bizden değildir, o bizden yararlacağı bir şeyi almamız için bizimle aynı değerlere ve görüşe sahip olduğunu bilerek veya bilmeden gösterir ki bu yanlış tanıma yol açar.

Eğer kendimizi yanı duyuş, düşünüş ve yaptıklarımız onun tarafından beğeniliyor, seviliyor, takdir ediliyorsa davranışından, yaptıklarına bakarak anlarız.

Yaren,
Bu durumda sözlerin ve davranışın birbirini doğruluyor olması gerekir.
Sadece lafa bakılarak karar verilirse yanılgıya düşülür.

Şems Hazretlerinden hayatın sırlarından birini bize ikram ediyor, bizde bunu iyi değerlendirmeliyiz.

Saklanması gereken yanlışlara sır denmez.
 İlahi bilgiden gelen ancak iyi niyetli, akıllı ve iyilikte kullanılması gereken bilgilere denir.

RAVLİ MEVLANA VE SÖZ KİME SÖYLENİR yazımızı Google den okumalısın.
                              *
RAVLİ

Popüler Yayınlar