8 Mayıs 2012 Salı

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE İBRAHİM PEYGAMBER ATEŞE NİÇİN ATILDI

Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:

O kişi dedi ki:
“ Nasıl istiyorsan öyle yapayım”

Ben de imkân bulunca:
“ Bana falanca cevhercinin cevheri gerektir” demeye başladım:
“ İsterim ki dileğimi kabul edesin ve bunu geciktirmeyesin” dedim.

O öfkeye ve sertliğe başladı, ben de yumuşak davrandım aşağıdan aldım.
Çünkü o benim kızgınlığımı yatıştırdı, yumuşattı.

Ben de onun öfkesini yumuşak hareketlerimle karşıladım.
Dedim ki:
“ Hele tartışmayı bıraktım, hiçbir şey istemiyorum, hüküm senindir”

Tekrar tutturdu:
“ Sana ne lazımdır?” dedi.

“Sen bilirsin” dedi.
“ Hayır, söyle” dedi.

Dedim ki:
“ Sebep aynıdır.
Eğer barış yapmak istiyorsan barıştım”

“ Hayır, açık söyle söz nedir?” dedi.

Bu sefer de:
İş, sözden daha sağlamdır.
Ben söyledim, sen bıraktın” dedim.

Tekrar etti:
“ Senin sözün bizim için senden daha iyidir, yapacağın işi söyle” dedi.
“ Bildiğin gibi değil” dedim.

Onu vurmadıkça (Kızdırıp perdelediği anlayışını ortaya çıkarmasını sağlamanın) bir faydası olmaz sana teslim olmuştur.
Sana dünya ehlinin sözü ateştir (Yakıcı ve kaçırıcı etki yapması), derler.

İbrahim (Peygamber) gerektir ki ateş onu yakamasın.
Nemrut!
Sen kahırdan doğmuşsun, ben de rahmetten yaratılmışım, görelim kim kimi yakar?

Tanrı:
Rahmetim (Acıma, esirgeme, koruma) öfkemi geçti” diye buyurmadı mı?

İbrahim (Peygamber) dedi ki:
“ Ders meydanda, imtihana ne lüzum var?”

Öteki:
“ Hayır, hayır, ancak iş gerektir” dedi.

İbrahim:
“ Bismillah!” dedi.
Rahmetin ayağı kahrı tepeler (Rahmet kahır-ı etkisiz hale getirir), bu takdirde rahmet, kahrı ve öfkeyi yok eder.

Rahmetin ayağı böyle olur.
Evet, dostları sınamak gerektir.

İbrahim dosttur.
Nasıl ki:
“ Dosta böyle yaparsan, düşmana ne yaparsın? “ derler.

O (Tanrı), dostu ateşe fırlattı gitti, hali ne olacak diye sınadı.
Onun halini, ancak fırlatıp atan bilir.

                   ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
                    ***
Neler öğrendik:
1.    Bize teslim olmuş kişileri kızdırmaya gerek olmadığını öğrendik.
2.    Bize bağlanandan kıymetli bir şey isteyerek ne kadar bağlı olacağını anlayacağımızı öğrendik.
3.    Tanrı’yla bir renk olmak için üstün gelmek davranışından vazgeçip acımamızın, esirgememizin, korumamızın tercih edilen bir davranış olması gerektiğini öğrendik.
4.    Dost gözükenden bir şey isteyerek sınamak gerektiğini öğrendik.
5.    İbrahim Aleyhisselemı görünüşte Nemrut attığını ancak Tanrı’nın onu sınamak için ateşe attırdığını öğrendik.

İşte böyle yaren,

Tanrı bu dünyayı imtihan yeri olarak yarattı.

Nimet verir ne yaptığımıza bakar.
Dert verir ne yaptığımıza bakar.

Bunun gibi hayatımızın bütün zamanlarını yaşadığımız olaylarla imtihan ediliriz.
Tanrı’ya dost olanların imtihanları daha çetindir.

Peygamberlerin hayat öykülerinde sayısız böyle örnekleri biliriz.
Kulum ne yapacak diye bize bakan Tanrı’mızın olduğunu unutmayalım.

Tanrı’dan ümidini kesmeyenler, razı olanlar, bağlılığını devam ettirenler kurtuluşa ermişlerdir.
Şikâyet edenler de dostluktan atılmışlardır.
                                       *
RAVLİ

Popüler Yayınlar