(Mevlana
Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini anlatıyor)
4490.
Abu-Lahab’i orda gördüm, elini ısırıyordu (Kendi
kendine ceza veriyordu).
Abu-Hurayra’ysa
elini dağarcığına sokmuştu (Eski bilgileri ve inançları
zihninden atıp yeni bilgileri zihnine yerleştirmişti).
Abu-lahab,
arka gibiydi, arka hiç yüzü görmez;
Abu
Hurayra’ysa kendi Ay’ına, kendi Zühal yıldızına (Gamdan,
kaygıdan, ahmaklıktan, cahillikten, pintilikten, yalan ve fenalıktan korunma ve
arınma yoluna) yüz çevirmişti (Yüzünü bu
istikamete tutmuştu) .
Abu-Lahab,
düşüncelere dalmıştı, delil aramadaydı;
Abu
Hurayra’ysa kendisi, kendisinin deliliydi.
Her
küp, bu şaraba lâyık (Uygun, yerinde) değildir,
şu küpü kapa da saki (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren,
Allah nuru saçan kişi), kendi meyhanesinden (Tekkesinden)
bir küp getirsin.
Susayım
artık da meclisin beyi, kendi gizli meclisinin yüz binlerce (Kahramanlık
hikâyesini) size söylesin.
Mahmurluk
(Uyku veya içkiden sonra olan geçici sersemlik),
aşk sevdasının başına bir baş ağrısı verdiyse şimdicek aşk şarabının sakisi (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi)
imdada erişir (Yardıma gelir).
Neşe
davulu âşıklar ordusunu perişan ederse “Gerçekten de
biz açtık, fethettik” (Feth suresi) müjdesini üfürür aşk zurnası.
Aşktan
bitip coşan, akıp duran o şekerler yüzünden hemencecik zehir, âşığın
dilinde-damağında bal olur gider.
Bir
zaman bulut gelir, Ay’ı örter amma cana canlar katan aşk şimşeği hemen çakar,
bulutu yakıp dağıtır.
Görürsün,
çöl yolunda yakıcı kumlar içinde aşk sakası (Su getiren),
gök gürlercesine naralar atar.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Doğru
ve güzel insanın yüzüne bakmayanın, sözlerine değer vermeyenin arka yüze bakan
olduğunu, böyle bakış sahibi olanların fenalığı kendine yapıp kendi kendini
cezalandıracaklarını öğrendik.
2.
Güzel,
yeni, doğru, sonsuza kadar geçerli söz ve bilgileri alıp, çerçöp mesafesindeki
sözleri zihninden atan kişilerin mutlu ve beğenilen geleceğe doğru emin
adımlarla ilerleyeceğini, iyi olarak anılacağını öğrendik.
3.
Bazı
kişilerin delille bir şeyi kabul ettiklerini öğrendik.
4.
Bazı
kişilerin kendisinin sözlerinin, duruşunun, davranışının delil olarak kabul
edildiğini öğrendik.
5.
Her
vücudun Tanrı şarabına uygun olmadığı için Allah dostlarının aramıza gelmesi,
bizi kendi âlemine çekmesi gerektiğini öğrendik.
6.
Allah
isterse kulunu zafere ulaştıracağını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Allah’a
ve Allah dostlarına seven âşıklara yardımı hiç beklenmeyen, aklın
yorumlamayacağı bir yerde ve zamanda sebebe bağlanmamış bir şekilde ulaşacağını
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ