(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretleri ile buluşmasını anlatıyor)
1850.
O iki cihan güneşinin (Şems Hazretlerinin) yüzüne,
sarhoş, akılsız bir halde ona daldım, baktım durdum.
O
güzel, elime bir süpürge verdi;
Hadi
dedi, denizden toz kopar.
Sonra
da o süpürgeyi ateşledi de hadi dedi, ateşten bir süpürge getir.
Şaşırdım
da tapısında (Bulunduğu yerde) secde ettim;
Dedi
ki:
Secde
eden olmasın, öylesine bir hoş secde et.
Ah
dedim, secde eden olmadan nasıl olur secde?
“Neliksiz-niteliksiz olur” dedi;
“Senliksiz benliksiz”
Boyuncağızımı
uzattım da peki dedim, secde edenin kes başını Zülfikar’ la (Hazreti Ali’nin kılıcıyla).
Kılıcını
çekti-vurdu, başım düştü önüne;
Boynumdan
yüz binlerce baş bitti o zaman.
Ben
kandildim sanki her başım da fitildi tıpkı;
Her
taraf kıvılcımlarla doldu.
Başlarından
mumlar, kandiller çıkmaya başladı;
Katar-katar
doğudan batıya dek her yanı tuttu.
Mekânsızlık
(Bulunduğu yerin tarif edilemeyen yer) âleminde
doğu nedir, batı ne?
Kapkaranlık
bir külhan, (Hamamda su ısıtılan yer) işe yarar
bir hamam ancak.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Mevlana
Hazretlerinin Şems Hazretlerinin güzel yüzüne bakarken kendini kaybettiğini,
başka âlemlere gittiğini öğrendik.
2.
Allah dostu
karşısında kişinin benlikten, senlikten, dünya bağlarından, güvendiği her
şeyden, bildiğinden, kendini kurtararak ve kendini yok edecek dereceye kadar getirerek
sevdiğinde yer edinebileceğini, bunun da sevgiliye
secde etmek olduğunu öğrendik.
3.
Şems
Hazretlerinin kendisine gönüllü secde edenin kimliğini, kişiliğini, gönlünü,
aklını, canını aldığını, ona yeniden kimlik, kişilik, yetenek, bilgi, ışık, can,
gönül, akıl verdiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Şems Hazretlerinin yaşadığı âlemin aşk âlemi
olduğunu, altı yönün bulunmadığını, kolayca hiç kimsenin tarif edemediği ve
ulaşamadığı bir yer, alan olduğunu Mevlana Hazretlerinden öğrendik, anladık.
*
RAVLİ