(Mevlana
Hazretleri şehveti anlatıyor)
1340.
Şehvete müptela (Aşırı isteklerin peşine düşmeyi
alışkanlık haline getirmiş olan) can, şehvete düştü mü sevgili görmeye
gönül vermez ona.
Bu
bakımdan da dostu, bir sebeple, cennete girmek ümidiyle, cehennem korkusuyla
sever.
Ateşten
doğma canı bir kırdın-geçirdin mi seyret artık onun ardındaki ışıklarla dolu
canı.
O
hainler haini can, adamakıllı Çıfıt (Hileci-düzenbaz)
olmasaydı iki iyi kişiyi hiç birbirinden ayırır mıydı?
Şehvete
düşen canı şaşı bir can bil, çünkü o, Musa gibi nuru ateş görür.
Şehvete
düşen can, düşüncesizlikten dudu (Papağan) gibi
anlamadan söyler, durur.
Hastalanmıştır,
yepyeni bir dile sahip olmuştur, hastanın yüzüne kıbleye döndür.
Kıble
(Sıkıntılı bir
durumda yardım umularak başvurulan yer) Tebrizli Şemseddin’dir;
Gözün
de ışığıdır o, gönlün de.
Gönül
sırrının ardında cilveleri gör, işveleri seyret;
Âşıklar,
bu cilvelerden, bu işvelerden Mecnun’a dönmüşler, deli-divane olmuşlar.
Âşıkların
başka bir dini, başka bir mezhebi var;
Bu
dinin aslı da, fer’i (Asılla ilgili olmayanı)
de, sırrı (Herkese açıkça söylenmeyeni) da
cilvelerdir (Hoşa gitmek için yapılan davranıştır), işvelerdir (İlgi
çekmek, gönül çelmek için yapılan aldatıcı hareketlerdir).
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Aşırı isteklere
canımızı teslim edersek cenneti isteklerimize kavuşmak, korktuğumuzdan kurtulmak
için seveceğini öğrendik.
2.
Ateşten doğduğunu düşündüğümüz canımızın
ışığına engel olan yapıyı yıkıp parçaladığımız zaman canımızın ışıklarla dolu
olduğunu göreceğimizi öğrendik.
3.
Aşırı isteklere
kendini kaptırmış, isteklerin pençesine düşmüş kişinin anlamadan konuştuğunu
öğrendik.
4.
Aşırı isteklere
düşen kişinin hasta kişi olduğunu, kendisini Şems Hazretlerine yönlendirmedikçe
bu hastalıktan kurtulamayacağını öğrendik.
5.
Gönlümüzün
sırlarını arkasında hoş nazik işler olduğunu, zevk ve heyecan veren düşünce ve
davranışlarla dolu olduğunu öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Âşıkların
inanıp çok bağlandıkları düşüncenin, inancın, ülkünün tutkulu bir sevgiyle
Allah’a ve Allah dostlarına bağlanmak, sevgi ve dostluğu devam ettirmek
olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ