(Mevlana
Hazretleri Tebrizli Şems’i anlatıyor)
1510.
Taş bile güneşin lütfuyla (İyiliğiyle) yakut (Değerli kazanır) olur, lâl (Kırmızı
değerli taş) olur;
Göz
de güneşle gökyüzünü görür bir hale geldi.
Ay,
zaten bir başka göktedir;
Gökyüzünde
yüzen Ay, o Ay’ın bir aksidir ancak.
Gene
sütü bala karıştırdılar;
Gene
âşıkları birbirine kattılar.
Geceyi;
gündüzü kaldırdılar ortadan, Güneş’i Ay’a kattılar gene.
Sevenlerle sevilenlerin rengini, altınla
gümüşü birbirine karıştırdıkları gibi gene karıştırdılar.
Tanrı’nın
ebedi baharı geldi-çattı;
Kuru
dalla yaş dalı karıştırdılar birbirine.
Hem
Ömer’i, hem Ali’yi birbirlerine kattılar da Rafızi (Şia),
parmağını dişlemeye koyuldu (İnananları tereddüde
düşürenlerin istediği olmadı).
İki
padişah da bir tahtta şimdi (Hz. Ömer ile Hz. Ali);
Hatta
ikisine de bir kemer kuşattılar.
Hem
bayram günü gibi Kadir gecesi belirdi, göründü;
Hem
Melekle insanı birbirine kattılar.
Birbirinin
dillerini öğrettiler onlara;
Şu
ikisi de birbirinden tiksinmiyor, birbirine kattılar onları artık.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Allahın
farklılıkların, zıtlıkların bir arada olmasını sağlayan bir düzen kurduğunu
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Kişinin
dünya hayatı binince dünyanın tersliklerinden, karışıklıklarından kurtulmuş
olacağını, herkesin hak ettiği değeri ulaşıp kıyamete kadar yaşayacaklarını
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ