(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
1810.
Nice başlar, kupkuru ağızlarda, nemli gözlerle böylece sallanıp durmada.
Onun
iki gözünde seyret sevgilinin (Allah’ı gören gözde
görüntünün) hayalini;
O
gözlerin karasında oynayıp durmada o hayal.
Onun
sözünü bundan böyle gizlice söyleyeceğim;
Söylemeyi
bıraktım, ağzımı yumdum (Kapattım) a oğul.
A
yumuşak yüzlü dil, onun yanına var, onun tapısında (Yakınında)
otur da yüzüne bak.
A
seher yeli (Sabah rüzgârı), dikkatlice bak
yüzüne;
Gözünü,
gönlünü onun güzelliğiyle, onun alımıyla (Çekiciliğiyle)
doldur.
Sevgilimizi
yüzü ekşi görürsen bil ki gayretinden bir perdedir bu.
Suda
kıl yoktur, kılın aksi (Yansıması) vardır;
Şekerde
görünen ekşilik, bir görünüştür ancak.
Söze
tövbe ettim;
Fakat
bu da ne?
Âşıklarına
tövbe etmek nasip değil mi yoksa?
Tövbe
dediğin, bir şişedir, onun aşkıysa bez boyamacısı;
Boyamacının
yanında şişecinin ne işi var?
Şişeyi
kırayım ayaklar altına saçayım;
Saçayım
da hiçbir şeyden haberi olmayanın ayaklarına batsın.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Şems
Hazretlerinin gözünde Mevlana Hazretlerinin Allah’ı seyredebildiğini öğrendik.
2.
Allah’ı tanımak
ve öğrenmek, görmek hevesinde olanların azlığı yüzünden Mevlana Hazretleri
gizli anlatımlara geçeceğini öğrendik.
3.
Sözü bırakıp
sevgili olarak kabul ettiğimiz Allah dostunun yanına varıp konuşmadan onun
güzelliğine bakmamız gerektiğini öğrendik.
4.
Sevgilinin
yüzünün hep tatlı olduğunu, ekşi görürsek bunun bir perde olduğunu, tatlılığını
gizlediğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Bunca
anlatımdan sonra bir şey görmeyenlerin, anlamayanların, düşünmeyenlerin
yaşamlarının acı ve üzüntü içinde geçeceğini, ayağına batanları temizlemekten
başını yukarıya kaldıramayacak duruma geleceklerini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ