(Mevlana
Hazretleri tutkulu sevgiyi anlatıyor)
1710.
Aşksız beden külah arasa bile başı yoktur ki, başı tamamıyla sarıktan ibarettir
onun.
Ansızın
bir gül yüzlüyü görse o sarık, o kafa, diken (Geleneklerin
dışında kalan, göze batıcı özelliği olan, aşırıya kaçan kişi), kesilir ona.
Başında
bu sırlar bulunan kişi, benim gibi Şemseddin’in havasına düşer.
Temiz
canlar göğe ağıyor;
Tortulu
canlar ovaya-yazıya gidiyor, yere giriyor.
Can
gözünü aç da canlara bak;
Nasıl
geldiler, ne oldular, nasıl gidiyorlar?
Mademki
yoldasın, eteğini topla(Yola uygun hareket et);
Çünkü
bütün bu yol, kanla yoğrulmuş toprak.
Lale,
gül renkli eteğiyle gidiyor amma topraktan kanlara bulanmış olarak bitmede.
Arş’tan
olan can, İsa’nın bulunduğu yere gider;
Firavun’un
canı da Karun’un bulunduğu yere (Yerin dibine)
varır.
Can
çıkıp gitti mi yeraltında bir yer verin bana, gömün beni;
Ölü,
kocasının evine giden gelin gibi toprak evine gidiyor işte.
Canım,
o gönüle doğru kanat çırpıp gitmede;
Çünkü
o pek güzel, pek neşeli, pek ölçülü gidiyor.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Allah dostunu
tutkuyla sevmeyen kişinin başının var gözükse de, baş yerinde kumaş parçasından
başka değerli bir şey olmadığını öğrendik.
2.
Sırların önemini
ve değerini bilen kişinin başında sırlar taşıyan kişiyi arayacağını öğrendik.
3.
Temiz can taşıyan
kişinin yücelere doğru gittiğini, bayağı, işe yaramaz duruma gelmiş, toplumun
soysuzlaşmış üyelerinin ise yerin dibine doğru gittiklerini öğrendik.
4.
Göğe doğru
gidişin zorlu bir yol olduğunu ve çok uğraşı gerektiğini, ömrünün tamamını
istediğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Sır
dolu kafayı arayan, temiz canları seven kişinin yücelere doğru giden kişi
olduğunu, yolculuğunun güzel ve ölçülü olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ