31 Aralık 2016 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 1680 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Dünya malına güvenilmeyeceğini, bağlanılmayacağını anlatıyor)

1680. Neden şu kervandakilerden (Ömür yolculuğu yapanlardan) bir kişi bile uyanmıyor (Gerçekleri anlayıp kavrayamıyor);
Hâlbuki tertemiz ömrün varını-yoğunu alıp götürüyor hırsız.

Neden uykuya (Etkenlere karşı bilincini bütünüyle veya bir bölümüyle yitiriyorsun, tepki gücünü zayıflatıp azaltma durumunda kalıyorsun),

Hırsıza incinmiyorsun da sana bunları haber verene (Uyarıcıya) kırılıyor (Güceniyorsun), inciniyorsun (Üzüntü duyuyorsun)?

Seni kıran, inciten şeyhindir (Sana önderlik, kılavuzluk eden, yol gösteren, yolunu aydınlatan, tehlikeleri bildirenindir),

Öğütçündür (Yanlışı ve doğruyu anlayabileceğin şekilde, uzatmadan, kısaltmadan, kıvırmadan, bükmeden hakikati sana açıkça söyleyerek dikkatini çekendir, özeleştiri yapmana yardım edendir):

Dünyanın lütfu (Bize yaptığı iyiliği), esirgemesi (Bizi koruyup, gözetmesi) suya yapılan resme benzer, kararı yoktur hiç (Kalıcı iş yapmaz)

Biri boyuna gizlice “A yapı” diyordu eve, “Sakın yıkılma;
Yıkılacaksan da bana haber ver”.

Bir gece ev, ansızın çöküverdi.
Adam ne dedi biliyor musun?
Dedi ki:
“Bunca zamandır sana söyledim;
Ne oldu sözlerim, hiç mi tesir etmedi sana?

Yıkılmadan, çökmeden önce bana haber ver;
Haber ver de çoluğumla (Eş, anne, baba)-çocuğumla kaçmaya bir çare bulayım demedim mi sana?

A ev, bir habercik bile vermedin, nerde bunca yıllık sohbet hukuku?
Çöktün, yıkıldın da beni ağlar-inler bir halde bırakıverdin”

Açık bir dille ev, ona cevap verdi de dedi ki:
“Gece-gündüz, kaç kere ama kaç kere sana haber verdim.

O yanda, bu yanda çöküntüler, yıkıntılar oldu, ağız açtım da gücüm kuvvetim kalmadı, aklını başına devşir, vakit geldi, çökeceğim dedim.

Sense öfkeyle boyuna ağzıma balçık tıkamadaydın;
Duvarlarım baştanbaşa delikle doldu”
                         ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1.    Zamanın kendi kuralınca bir sona devam ettiğini, kişilerin hangi zaman dilinde bu yolculuğa katıldılarsa bir zaman sonra bu yolculuklarının sonlanacağını öğrendik.
2.    Gelişen ve değişen durumlara katkı sağlamamız, gelecek yakın ve uzak tehlikelere karşı donanımlı olmamız için uyanık olmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Problemleri çözmek yerine kaçmayı, umursamazlığın, beni ilgilendirmez diye görmezden geldiğimizin tercihin tembelliğini ortadan kaldırmaya çalışan yakınlarımızın uyarılarını dikkate almamız gerektiğini öğrendik.
4.    Herkesin yaşadığı zamanda kendine düşen görevleri olduğunu, bu görevi yapmayanların uyarıldığını, bu uyarıların zarar görmeden gelmesinden dolayı uyaran kişiye saygı duymamız gerektiğini öğrendik.
5.    Herkes özeleştiri yapması gerektiğini; kişinin kendi hatasını, yetersizliğini, eksikliğini göremeyeceğini, kendi ham bile olsa olgun insanlardan daha üstün olarak kendini göreceğini, ona kendisini görmesi için ayna tutulması gerektiğini öğrendik.
6.    Dünya yaşayışının kendi programında güçlü olarak devam ettiğini, sözle değişmeyeceğini, doğasında ne varsa bunun fayda ve zararını gösterip şekil değiştirdiğini öğrendik.
7.    Yenilenme, değişme zamanı gelince tamirle zaman kaybetmemek gerektiğini, öğrendik.
                              *                                 
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin” Yarabbi benim yüzüme hakikati olduğu gibi söyleyen dostlardan yoksun bırakma” mealinde dua ettiğini hatırlamamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Düşmanımızdan da gelse, dostumuzdan da gelse eleştiriyi bunun önce doğru mu, değimli değerlendirmesini yapıp faydaya çevirecek davranışlarda bulunmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                               *                                                          

RAVLİ

Popüler Yayınlar