(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini
anlatıyor)
1280-
A zevkimin, neşemin tazeliği, parlaklığı, neyle heyecana getirebilirsin beni,
ne vakit, nasıl aydınlanır, güler gözlerim?
Efendim
yanında değil.
Önü-ardı,
yüzü-arkası olmayan canı gördüysen âşıklar, onu düşündükleri vakit önü-ardı,
yüzü-arkası oluyor, bu neden yani?
A
felek (Dünyayı belli bir düzene göre döndüren),
sunduğun şarapla sarhoş olursam sana dönerim, düşmanlığa kalkışırım, Rabbimin
nimetlerini inkâr eden (Yok sayan) biri olurum.
Aşktan
asıl maksat biz değilsek, aşk defterinin başında adımız yoksa şu binlerce
defter, şu binlerce haber, şu binlerce dedi-kodu nedir ki?
Senin
huzurunda can nedir ki:
Sözü
mü olur canın?
Can
sensin, senden başka ne varsa hepsi beden, hepsi bir kuru ad-san.
Gerçi
Ay, on elle yüzünü yıkamada;
Fakat
o yüze kul-köle olmak (Sevgiyle, dostlukla kararla
bağlanıp hizmet etmek) haddi (Seviyesi, yeteneği)
mi onun?
Gerçi
âşık olmak, aşk, işlerin en iyisi amma, bil ki bizim sevgilimizin (Tebrizli Tanrı Şems’inin) yüzü yoksa haramdır (İstenilen, beklenilen yarar ve rahat elde edilemez).
Aşkın
canına and olsun, iki can karışıp birleşmedikçe sevenle sevilenin arasında
ayrılık vardır, buluşmanın bir düzeni yoktur.
Tanrı
lûtfunun şarabına (İnsana Allah’ı sevdiren, Allah nuru
koyan nimetinde) bir uç, bir son yoktur;
Sınırlı
görünüyorsa bu, kadehin kusurudur (Hakikati göstermede
eksiklik-noksanlıktandır).
Ay
ışığı eve, pencere ne kadarsa o kadar vurur, ışığı, doğuyla batıyı tutsa gene
de bu, böyledir.
*
Neler
öğrendik;
1.
Sevdiğimiz
yanımızda olmayınca neşenin, heyecanın, zevkin olmayacağını öğrendik.
2.
Can şekilsiz olsa
da âşıkların ona şekil vererek görünür kıldığını öğrendik.
3.
Sevenle sevilenin
canı bir olmadıkça aşkın kuru bir söz olacağını öğrendik.
4.
Dünyanın
nimetlerine dalanın Allah’ın nimetlerini yok sayacağını öğrendik.
5.
Tanrıyı sevmek,
bağlanmak, dostluk ve hizmet etmenin sınırı olmadığını, fakat her kişiye izin
verilmediğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Hazreti Mevlana’nın karanlıkta kalanlara, yolunu
göremeyenlere Şems Hazretlerinden aldığı ışığı her yöne yansıttığını, kim ne
kadar ihtiyaç duyup gönül penceresini açarsa ışığın o kadar içeri
girebileceğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ