(Mevlana
Hazretleri varlık ve yokluğu anlatıyor)
1460-
Bir gülün aşkıyla yel (Rüzgâr) gibi her yandan
kaçmadayım;
Hem
de öylesine bir gül ki göz, yellerin kokusuyla gül bahçesinden kaçmaz o gül.
Adını
söylemeye niyet edince öylesine kaçar ki filan kaçıyor demeye bile imkân
bulamazsın.
Senden
öylesine bir kaçar ki kâğıda resmini yapsan resmi bile uçar kâğıttan, hatta
gönülde nişanı bile kalmaz.
Aferin
o yokluğa ki varlığımızı kaptı gitti;
Zaten
can âlemi o yokluğun aşkıyla var oldu.
Yokluk
nereye gelip konarsa varlık, kaybolur gider;
Bu
ne biçim yokluktur ki gelince varlığa varlık katar.
Yıllar
yılıdır, varlığımı yokluktan kaptım;
Yokluksa
bir bakışta bütün o varlığı kaptı gitti.
Kendimden
de kurtuldum, gelecek derdinden de.
Ümmetten
de halas oldum (Kurtuldum), korkudan da,
olduydu-olacaktı, vardı-yoktu kaydından da.
Varlık
dağı, yokluğa karşı bir saman çöpüdür ancak;
Hangi
dağ var ki yokluk, bir saman çöpü gibi onu kapıp gitmesin?
Zarlık
nedir, yokluk ne?
Saman
çöpü ne oluyor, dağ dediğin ne?
Hadi
be söz, çık kapıdan dışarı, in damdan aşağı.
Toprak
olup gittikten sonra ya ziyan (Zarar) edeceğiz,
ya kâr (Kazanç, fayda, yarar);
Bari
şimdiden toprak olayım da göreyim, bakayım, neler olacak?
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Yokluk âleminin
aslında var olduğunu, çok büyük ve çeşitli olduğunu, ölmeden önce
görülemeyeceğini öğrendik.
2.
Varlık âlemi
dediğimiz şu yaşadığımız âlemin, dünya, yıldızlar, galaksiler dâhil aslında
yokluk âlemine oranla kum tanesi büyüklüğünde ve geçici olduğunu öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Hazreti Mevlana’nın yokluk âlemini merak ettiğini,
ölmeden burayı görüp tanıyamayacağım kuralı olduğundan “ Ölmeden önce ölün”
hadisinin manasını yaşamakla bu yolun açılacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ