22 Aralık 2016 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 1510 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’in özelliklerini anlatıyor)
1510- Güneşin ışığı vuran beden, sanma ki devlet kuşunun gölgesini umsun (İstesin), o gölgeyi dilesin.

Bil ki Firavun’u öldüren Musa, bu şehirdedir;
Sopasını görmüyorsun amma sopası var onun.

Eli, gökyüzünün gemlerini daima kavrar (Sevk ve idaresine hâkim vaziyettedir);
Çünkü gönlünün parmağında vefa yüzüğü (Sevgi ve dostlukta devamlılığını ve kararlığını gösteren görünür işaret) var onun.

Gamı, derdi, cefa etmez;
Etse bile helal olsun;
Su, ne yaparsa yapsın, susuz, razıdır ona.

Suyun cevri (Eziyeti), cefası (Yerinde ve doğru davranmayışın verdiği sıkıntı), susuzun yanıp yakıldığı, su verecek kişiye âşık olduğu zaman, çektiği dertten, cefadan üstün olamaz ya.

Seher yeli, bahçede birkaç dalı kırsa ne çıkar?
Bağın-bahçenin nesi varsa seher yelinden meydana gelmiş değil ya.

Aşk şarabını içince bir de, gönlünde Peygamberlerin dağı-damgası bulunan devlete-ikbale ermiş, kişiden, kebaba çağrılma, yanıp yakılmaya davet edilme sesini duy.

Yeryüzü, tam üç ay ağzını yummuştur, hiçbir şeycikler söylemez;
Fakat her yer, içinde neler gizlidir, onu bilir.

İçinde börülce bulunan, fasulye bulunan yerden sabah çağı, senin şeker kamışından biter.

Keremine mazhar olup (Büyüklüğünden, ululuğundan, asilliğinden, cömertliğinden iyiliğe kavuşmuş) bir dua kıblesi (İhtiyacına cevap veren yönü) bulan kişi, ne diye duadaki dal gibi iki büklüm olmaz;
Bilmem ki.
                         ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                         ***
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerinin koruması altına girmemiz, onun bize sağlayacağı olanaklardan faydalanmamız gerektiğini öğrendik.
                              *                                 
İşte böyle yaren;
Allah’tan aşk şarabını içmiş, Allah’tan duyduğunu, gördüğünü kullarına aktaran, olgunlaşmış kişinin gel, yaklaş, beri gel, daha beri gel çağrılarını duymamız ve kendimize o kişiyi yaşam koçu yapmamız, yaşam yönü-yolu etmemiz gerektiğini Hazreti Mevlana’dan öğrendik, anladık.
                               *                                                          

RAVLİ

Popüler Yayınlar