(Mevlana
Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ine aşık olmayı anlatıyor)
1620.
Bir doğan kuşusun ki gözünü o kapatmıştır senin, gene onun eli açar ancak,
fakat seni, keklik gibi her yana da koşturur durur.
Yardım
eşiğinden bir döşeğe sahip olanın uykusuna kul-köle (Sevgi
ve dostlukla bağlanıp hizmet edeyim);
Çünkü
o, hiç de uykuya dalmaz, uyuyup kalmaz.
Bir
ceylanda aslan yüreği oldu mu binlerce ceylanı aslandan kurtarır.
Avcının
içi, bir kuş sevdi de benimsedi mi binlerce tuzağa düşmüş kuş, tuzağından
kurtulur, uçar gider.
Tebriz’de
olan, Şemseddin’e tutulan gönül, gökyüzünün padişahı Ay kesilir de gökte at
sürer.
Bahçede
kızıl gülün bir hay-huyu var;
Ağzımı
koklayın diyor, ne kokuyor?
Bahçedekilerin
hepsi de sarhoş, fakat gül kadar değil;
Çünkü
her biri kadehle içmiş, onunsa testisi var.
Mademki
yıl, zevk yılı, neşe yılı;
Gün,
çalgı-çağanak günü, ne mutlu bana da, benim gibi zevki-işreti huy edineni de.
Ay
yüzlü ebedi bir sakisi olan (İnsan ruhuna Allah’ı
sevdiren, Allah nuru saçan) ne diye bizim gibi gelip de gül meclisinde (Mevlevi tekkesine gelip de) oturmaz, orayı yurt
edinmez?
Bahçedekilerin
hepsi de Tanrı şarabını içiyor, fakat aralarında boğazı olan hiç kimsecikler
yok.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Taze av yapacak özelliklere
sahip olduğumuzu öğrendik.
2.
Uykuda
olmadığımızı, gözümüzün kapatıldığını, başımızdaki örtü çıkarılınca taze av
yapacağımızı öğrendik.
3.
Cesur yürekli
birinin binlerce masumu koruyabileceğini öğrendik.
4.
Şems Hazretlerine
aşkla tutulan gönlün yücelere çıkıp oraların yöneticisi olabileceğini örendik.
5.
Gül ağzının gül
koktuğu gibi bizim ağzımızdan çıkan sözlerden ne olduğumuzun anlaşılacağını
öğrendik.
6.
Mevlevi
topluluğunun da Tanrı şarabı içmiş kimselerin topluluğu olduğunu öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerini Mevlana Hazretleri Mevlevi
topluluğuna davet ettiğini ve burada oturmasını istediğini, fakat Şems
Hazretlerinin ziyaret ederek bu hasreti dindirmeye çalıştığını öğrendik,
anladık.
*
RAVLİ