(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini
anlatıyor)
1330-
Gökyüzü, boyuna dua etmemden, boyuna ağlayıp inlememden feryada geldi;
Fakat
baht (Şans), yaver (Yardımcı)
olmadıktan sonra duanın ne faydası olur?
Böyle
söyleme, sen ne bilirsin?
Bela
(İçinden çıkılması güç durumlar), gizli bir
kapıdır, şu belanın ne faydası olduğunu bilse bile ancak Tanrı bilir.
A
gönül, kanının diyeti onun aşk havasıdır, öldürdüm gitti, diyetin (Öldürme karşılığında verdiğim paranın) ne faydası var
deme sakın.
Kendine
gel, kendine gel de canla-başla bu yola toprak kesil, toprak olmak gerek (Benlikten kurtularak alçak gönüllü ol), yücelikte ne
fayda var ki?
Gönül güneşinin ışıklarının parıl-parıl parladığı gökte binlerce
gölgenin, binlerce devlet kuşunun gölgesinin ne hükmü olabilir?
Orada
devlet kuşu da bir karartıdan ibarettir, gölgesi de;
Işığın
karşısında karanlık, yok olmaktan başka bir çare bulabilir mi?
A
gönül, ne vaktedek vefakâr olduğundan bahsedip (Sevgim
geçici değil deyip) duracaksın?
Yürü,
vefa (Sevgi ve dostluğun çok olduğu ve geçici olmadığı
yer) denizine kavuş, bu vefanın ne faydası var ki?
A
gönül, ebedi zevkin (Tadının, lezzetinin)-sefanın
(Gönül rahatlığına), daimi arılığın (Temizliğin) yüzüne vurmasını, yüzünde parıl-parıl
parlamasını diliyorsan yol kesiciler askerini boz, tutsak et onları, bu zevkin,
bu sefânın ne faydası olabilir?
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Dua etsek bile
güç durumlardan Allah isterse kurtulabileceğimizi öğrendik.
2.
Her elde edişin
bir karşılığı olduğunu, bu bedelin ödenmesi gerektiğini öğrendik.
3.
Gönül güneşinin aydınlığına
kavuşanın karanlıklardan bilinmeyenlerden kurtulacağını öğrendik.
4.
Sözlerle uğraşıp
durmayıp gönlümüze ısıtacak ve aydınlatacak kişiye ulaşıp hizmet ederek yakın
olmamız gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
İnsana Allah sevgisi, Allah nuru dolduktan sonra
gönlümüzün hararetleneceğini, bu harareti ateşleyenin bile söndüremeyeceğini,
aşkın galip geleceğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ