(Mevlana
Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ine âşık olmanın
faydalarını anlatıyor)
1640.
Kendisine iki efendi gereken kör kölenin yeri, köpekler gibi hep mahalle
sokaklarıdır.
Dikene,
şu silahın da ne diye sordum;
Gül
bahçesinin dedi, yüzlerce düşmanı var da ondan silahlıyım.
Nedir
bu diye Tebriz’in övündüğü Şems’e sor, fakat cevap vermez, seni savarsa da
seslenme;
Sebebi
vardır, o bilir elbet.
Saki
(İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan),
sun şarabı, sana başım feda olsun, sarığım da;
Can
kadehi nerden gelirse gelsin, almaya bak, sun bize.
Sarhoş
bir halde salına-salına gir içeriye;
Senin
gibi bir sakimiz olduktan sonra ayık kalmamızı reva (Uygun)
görme bizim.
Sun
kadehi (Allah’ın sırlarından söyle bize);
İstekten
canım ağzıma geldi, sabrın-kararın yeri mi artık?
Tıpkı
senin tabiatın gibi hasta gönüle eş-dost olan, sırlara mahrem kesilen (Sırları bilmek ve saklamak isteyene), o cana canlar
katan kadehi sun bize.
Sun
o şarabı ki bir katresi (Damlası) yere dökülse
kara topraktan güller biter, her taraf güllük-gülistanlık olur.
Sun
o lâ’l (Kırmızının tonunda olan) renkli şarabı
ki gece yarısı, coşup köpürse gökle yerin arası nurlarıyla dolar, parıl-parıl
parlar.
Ne
şarap, ne sağrak, ne saki bu;
Canlar,
ruhlar feda olsun, feda olsun canlar, ruhlar ona.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Bağlı olduğumuz,
kişinin bir olmasının, izlediğimiz yolun bir olması gerektiğini öğrendik.
2.
Birden fazla her
ne varsa sorumluluğu birbirine atarak kişileri arada muhtaç durumda
bırakacaklarını öğrendik.
3.
Bir yerde
güzellik olduğu zaman yüzlerce düşmanlığın kendiliğinden oluşacağını öğrendik.
4.
Şems
Hazretlerinin sevgi ve düşmanlık hakkında herkese fazla açık konuşmadığını,
özel yakınlarına sırları söylediğini öğrendik.
5.
Şems
Hazretlerinin Allah sevgisi ve nurunu uygun kişilere gösterip
faydalandırdığını, bu kişileri olgunlaştırdığını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Tebrizli Tanrı Şems’in sözleriyle yeryüzünün Allah’ın
sevgisiyle ve nurlarıyla doldurduğunu, Allah’ı seven her topluluğun onu
istediğini ve özlediğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ