(Mevlana
Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini anlatıyor)
1160-
Seher çağı belirdi, gün, yüzüne düzgün (Fondöten)
sürüyor;
Gün
Vis’i (Râmin adlı horasanlı şehzadenin âşık olduğu
güzel) , yüzüne (Düzgünlüğe ve pürüzsüzlüğe)
beziyor.
Ben,
gönül gününe kulum-köleyim, onun (Şems Hazretlerinin)
yüzü, yüzyıla bedel;
Onun
güzelim yüzünün düzgüne (Cildi pürüzsüz göstermesi,
renk vermesi için yarı sıvı, yarı boyalı kreme) ihtiyacı yok.
Şu
gönlün yüzündeki aklık, nurlar verir, yüz aklıkları bağışlar her yana;
Gök
kubbenin tasıyla (Ölçüsüyle) da ot ölçülüp saman
dağıtılmaz ya.
Gece,
gözlere inen kara suya satmıştır düzgünü;
Dünya
denilen kocakarının (Boyayla güzelleşen) yüzü,
seyret de bak, kime layık (Uygun, yaraşır).
Şu
düzenbaz (Hileci), şu riyakar (İki yüzlü) kocakarıyı (Boya
sürmeden çirkin, boya sürünce güzel olan) binlerce defa boşa;
Kocakarının
nefesi, gençliğini yıpratır, pörsür (Gevşeyip sarkar)
gidersin.
Sen
şeytan olmadan (Şeytanın huyunu iyice öğrenmeden)
sür şeytanı yanından (Şeytandan uzaklaş); yoksa yakında ne olacağını
görürsün, ben susuyorum işte.
Biz
mahmurlaştık (Sersemleştik), uykulara dalmıştık,
can sakisi (İnsan canına Allah’ı sevdiren Allah nuru
saçan) gelip çattı, aldı eline altın kadehi, aştı testinin ağzını.
Gelin,
can şarabı geldi;
Haydin,
koca sağrak (Kadeh) geldi;
Şu
sabah çağında mahmurlara (Sersemleşmiş aşıklara, Allah
yolunda gidenlere mutluluğu, sevinci) sundukça sunacak artık.
Ne
de kutlu sabah, ne de yüce sabah şarabı;
Padişahtan
şarap kadehini sunmak, bizden de ona karşı rüku etmek (Belden
eğilmek), secdelere (Yerlere) kapanmak.
Şarap
arı-duru, padişah arkadaşımız, devlet yâr olmuş bize;
Artık
bu arada neler var, neler oluyor, söyleyemem de söyleyemem.
*
Neler
öğrendik;
1.
Dünyanın
ihtiyarlamış bir güzel gibi ancak boyalarla kendini sevdirdiğini, kendine
bağladığını öğrendik.
2.
Çeşitli
oyunlarla, göz boyamalarla kendine bağlayanlardan uzak durmamız gerektiğini
öğrendik.
3.
Güzelliği
Allah tarafından verilmiş, çirkin olsa bile nurla yüz dolu kişiyi sevmemiz,
bağlanmamız, onun bize vereceği sevinç ve mutluluğu almaya hazır olmamız
gerektiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Allah
dostları büyüklerimiz bizi önce adeta içki içmeden sarhoş ederek kendimizden
geçirdikten sonra bize Allah’ın hazinesinden getirdiklerini verdiklerini,
verdiklerini başkaları görmesin diye gizleyip perdelediklerini, eğer
uygunluktan olgunluğa geçmemiş isek bize de kolayca anlamayacağımız sevinç ve
güzellikler verdiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ