(Bu
yazıyı okumadan önce RAVLİ TANRI ŞARABI yazarak
Googleden okumalısın)
1130-
Zaten Tanrı şarabını içmek için boğaza da ihtiyaç yok;
Zerre-zerre
(Çok küçük parçacıklar halinde), her varlığın
şarabı da ondan, mezesi de.
Gülün,
lalenin yüzlerce düşmanı var diye gayrete düşmüş de ne kötü sarhoş olmuş diken,
ne de sert huyu, ne de ekşi bir suratı var.
Musa’nın
tecelli durağı olan Tur dağına bak, o sayıya gelmeyen, o ardı-arası kesilmeyen
şarabı öylesine içmiş ki;
Ağzı
yok amma çarşı (Her arananı bulabilecek) gibi
bir karnı var.
Bahar
mevsiminde sarhoş ağaçları seyret, o kadar içmişler ki açılıp saçılmışlar,
dışarı vermişler içmediklerini (Meyvelerini).
Gökyüzü
sırlarının bulunduğu sarayın eşiğine ulaşmak mümkün değildir;
Yokluk
(Her şeyin
dünyaya gelmeden önceki tasarım yapıldığı yere) ve yakıyn damına (Sağlam bilginin yüceliğine uzanan yere kadar) hiçbir
merdiven ulaşamaz.
Arifin
(Çok anlayışlı ve sevgili olan kişinin) zannı (Denemeye veya düşünce yürütmeden doğruyu kavraması) marifet
âleminde (Ustalık istenilen yerde ) gezmeye
başladı mı binlerce yıldız, binlerce Ay, o zanna erişemez (Arif gibi anlayamaz, kavrayamaz).
Bir
kişi, şu yıkık dünyada baykuş (Uğursuzluk getirme)
huyuna sahip oldu mu bülbüllerden kesildi (Güzel sözler
dinlemez olur) demektir, gül bahçesine (Güzel
insanların bir arada olduğu topluluğa) ulaşmasına imkân yoktur onun.
Bir
dirhem (3,207 gram) için hırsından arpa-arpa
bölünüp kesilen kişinin canı, bil ki madene (Çok değerli şeylerin
olduğu kaynağa) ulaşamaz, buracıkta (Bulunduğu
yerde) bağlanır kalır.
Şu
mekân (Dünya) âleminde güzellere kapılıp da
duygunu (Yaşam hırsını, uzun yaşamak ümidini, rahat
etme isteğini) otlatmayı (Geniş bir alana bırak
da) gör, çünkü duygu, mekâna bağlandı mı mekânsızlık âlemine (Sırların olduğu fakat herkesin tarif edemediği yere)
varamaz.
İnsanlara
alışan ceylan (korkak, ürkek olan), dostlarından
ayrılır, laleliğe, erguvanlarla dolu yayım (Rahat
edecek geniş alan) yerine varamaz.
*
Neler
öğrendik;
1.
Tanrı şarabının
Tanrı tarafından başkalarının göremeyeceği şekilde uygun görülen kişiye
verildiğini öğrendik.
2.
Güzel insanı
koruyan kişinin sertlikle ve ekşi suratla korumaya çalıştığını öğrendik.
3.
Güzel olanın
güzelliğini dışarı gösterdiğini öğrendik.
4.
Güzel kişi olsak
da sırların olduğu yüksek yere kendi çabamızla ulaşamayacağımızı öğrendik.
5.
Arif kişinin
bizim göremeyeceğimiz çok özel bir yaşantısı ve yücelikleri gördüklerini
öğrendik.
6.
Dünyaya bağlanmış
duyguların düşüncelerin yücelerdeki güzelliklere ulaşamayacağımızı öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Yücelerde
yer almak için insanlara, dünya nimetlerine ve güzelliklerine bağlı kalmamak
gerektiğini, yiğit davranarak arif kişi olmak için çalışması, kendine uygun
kılavuz olarak hakiki Allah dostlarından birini bulması gerektiğini öğrendik,
anladık.
(Hakiki Allah dostu;
Arayışta olanı kendine değil, Allah’a bağlar)
*
RAVLİ