(Mevlana
Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ine âşık olmayı anlatıyor)
1650.
Gel-gel, gönlümde gizli sırlar var;
Lâ’l
renkli şarabı döndür, sun herkese, bir perde (Korku, utanma,
gizlilik oluşturan hiçbir şey) bile bırakma arada.
Beni
sarhoş ettin mi seyret artık, av alanında aslan avlayan, nasıl olurmuş (Cesurluğumu gör).
Kutlu
olsun, Tanrı kem gözden (Baktığı kimseye zarar veren
gözden) saklasın, meclis, kadehin kokusuyla, sevgilinin yüzünün nuruyla
doldu mu (Dolduğu zaman).
Binlerce
sarhoş, canlarını tabaklara koymuşlar da, şunu al, şarabı sun diye o mumun (Işık, nur saçanın) çevresinde pervaneler gibi dönüp
dolaşıyor.
Güzel
sesli çalgıcıların nağmelerinden, seslerinden, sarhoşların naralarından şarap
ile sarhoşun damarlarında yolunu yitirir, akışını şaşırır gider.
Mağara
gençlerini gör, şarap içtiler de mağarada tam üç yüz dokuz yıl harap bir halde
(Mağarada) yata-kaldılar hani (Kehf suresi 25).
Ne
şaraptı o şarap ki Musa, büyücülere saçtı da sarhoş oldular, kendilerinden
geçtiler, ellerini, ayaklarını verdiler (Tâ hâ suresi
56-76).
Mısır’daki
kadınlar, Yusuf’un yüzünü gördüler de kınalı parmaklarını şerha-şerha
doğradılar (Yusuf suresi 30-31).
Kutluluk
sakisi (İnsan ruhuna Allah sevgisi, Allah nuru saçan,
kutluluk veren), Circis’in (Kavmi tarafından
defalarca öldürmüş yine defalarca dirilmiş peygamber) başına o şarabı
döktü de o, kâfirlerin ateşinden ne korktu, ne gam yedi.
Bin
kere öldürdüler onu, hatta daha da fazla;
Oysa
sarhoşum diyordu, ne birden haberim var ne binden.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Tanrı şarabından içenin korkusunun kalmayacağını, onun yok olmak diye bir derdi
olmadığını, düşmanının üstüne hiç korku duymadan gideceğini, çünkü ölümsüzlük şerbetini-şarabını
içmiş olduğunu Hazreti Mevlana’dan öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Allah dostu olanların Allah’a âşık olup Allah’ta
kendilerini yok edip Allah’la var olmayı sevdiklerini ve böyle yaşamak
istedikleri için davranışlarının kendilerinin tercihi olmadığını öğrendik,
anladık.
*
RAVLİ