16 Haziran 2012 Cumartesi

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE HAŞR CESETLE Mİ, YOKSA RUHLARLA MI?

Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:

Felsefeciye göre ruhlar haşrolunur.
O ahmaktır, ancak kendi yazdığını, kendi bildiğini okur.

Yani o, her neyi bilmezse onu olmaz sanır.
Ona göre kendi inancı dışında olan şeyler afettir.

Bayezid-i Bistami onun dizginlerini tutsa bile öyledir.
(Kontrol etse, yön gösterse, istikamet verse)

Bazı vakitlerde gönlüm çok daralıyor.
Zaman oluyor ki, cevap verecek yerde susuyorsun.

Bütün bu uygunsuz işler şuradan geliyor.
Herkes bir şeyler söylüyor, sen cevap vermiyorsun, hep susuyorsun.

Nihayet sen evde benim ne kadar güvenli olduğumu görüyorsun, halimi biliyorsun.
Dışarıdan biri söz söylese:
“ Ben bunu açıkça görüyorum” demiyorsun.
Hatta güneşten daha parlak bir şekilde gözlerimle görmekteyim.

Dedi ki:
Eğer yanlış bir söz söylersem yahut hatalı bir iş yaparsam, şeyhinin suretini başkalaşmış görürsün.
Sana çirkin görünmeye başlar.

O zaman halktan gizli olarak gece yarılarında Hakk’tan iyi ameller dinlemekten, ona yalvarıp inlemekten başka çare yoktur.

“ Allah’ım şu hali bizden gideriver, gözümüzün önündeki perdeleri uzaklaştır” dersin.
Nihayet beklediğin rahatlığı görür ve gönül hoşluğuna kavuşursun.

Çünkü o geçen hal, başka renkte görünen bir perde idi.
Şimdi yalvarmak gerektir ki o perde yansın da hiç kimse bizden bir fayda elde edemesin.

Hiçbir şey, ne dinde, ne dünyaya ait işlerde, ne hesapta ne kitapta bir şey elde edemesin!

Onun sözlerine cevap verebilir ve diyebilirsin ki:
“ Mademki onda bir kudret, bir nur ve muhabbet vardır, o nasıl olur da batıl (İçi boş, temeli olmayan) şeylere inanır.

Bu nasıl bir kudret ve nurdur?

Buyuruyorsun ki:
“ Efrad (Bir) zümresinden elli Tanrı velisi onun dizginini çekmeğe layıktır.
Ama bir körün arkasından kim gider?

Diyorsun ki:
“ Tanrı velilerinin nişanları vardır”

“ Sen velilerin zatındaki nişanı bilmez misin?
Veliler aciz kalınca o güçsüzlüklerden dolayı onlarda gönül aydınlığı hâsıl (Ortaya çıkar) olur yahut ruhlarına bir bulanıklık gelir.

Nasıl ki, İblis güçsüzlüğü yüzünden karanlıkta kaldı, melekler ise aynı sebepten aydınlığa kavuştular.
Mucize böyle olur.
Hakkın ayeti de öyle.
Aciz kalınca derhal secdeye kapanırlar.

O, “ İnsanı ilk gördüğüm zaman tanırım” diyordu
Büyük bir hata içindedir.

Önce kadı ile bir şey konuşulmaz, vezir ile de bir şey yapamaz.
Sen önce yola gel otur.

Eğer:
“ Senden başkalarını da senin için severim” derse, sen bundan başkasını söyle.

Dedi ki:
“ Mevlana Şemseddin’i istiyorsan o zaman gönlüm yerine gelir.
Beni bundan dolayı seversin derim”

O her ne söylerse cevap ver, söylemezse sen konuşmaya başla.
Seninle birlikte korkunç, sıkıntılı bir yerdeyiz.

O, filan yerde otuz haydut öldürdü, otuz kişiyi de tutsak etti.
Gördüğüm şu adam, başı yarılmış, kanlar içinde.

Ben ise dünyayı gayet güzel sakin, güvenli gösteriyorum, gönül açıcı şiirler okuyorum.
Hiçbir şeyden korkum yok.

Bana soruyor:
“ Sen hangi şeyden hoşlanırsın?
Otuz kişi gelse de ananı boğazlasa ‘ Git seni de boğazlasınlar ki, ruhun parıldasın’ der misin?
Hayır, nasıl gideyim? Dersin”
O halde, gitme otur.

Bu İmad bana ne sanat öğretti?
Nefsimle ilgili işlerde ne yapabilirim?

(Onu) aldı ve sakalını birer-birer yoldu.
Artık konuşamıyorduk.

                  ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
                    ***

HAŞR
Sözlükte “ Bir şeyi mekân ve meskenden çıkarmak, toplamak, bir araya getirip sevk etmek” anlamlarına gelen Haşr, terim olarak,  Cenab-ı Hakkın ölülere ruhları iade edip onları hesaba çekmek üzere toplaması ve toplanma yerine sevk etmesi demektir.    

Toplanacak olan yere de “ Mahşer” denir.    

Kuran-ı Kerimde:
“ Sizi topraktan yarattık, oraya döndüreceğiz ve sizi tekrar oradan çıkaracağız”
(Ta-ha suresi 20/59) buyurularak, ölünce toprağa gömülen, çürüyüp toprak olan insanların tekrar oradan çıkarılacakları haber verilmiş ve bunu imkânsız görenlere karşı deliller getirilmiştir.
(Rum suresi 30/19. Bakara 2- 259-260)

                                                                    
Neler öğrendik:
1.    Ruhların vücut gibi çürümediğini, bütünlüğünün bozulmadığını, kıyamete kadar “ Ruhlar “ âleminde bekletildiğini öğrendik.
2.    Felsefecinin gerçekler üzerinden değil de kendi kendine oluşturduğu inanç yolundan gittiğini öğrendik.
3.    O kadar çok şey yanlış söyleniyorsa susmak gerektiğini öğrendik.
4.    Yanlış iş yaparsak, hatalı söz söylersek hakikati görme engelimiz oluşacağını (Perde) öğrendik.
5.    Yanlış iş yaparsak, hatalı söz söylersek bize yol gösteren şeyhimizin ekşi hatta kızgın yüzle baktığını (Ahrette ise rüyada) göreceğimizi öğrendik.
6.    Yanlış iş yaparsak, hatalı söz söylersek Allah’a yalvararak af dilememiz gerektiğini öğrendik.
7.    Pişman olup Allah’tan af dilediğimizde velilerin bize yol gösterdiklerini öğrendik.
8.    Güçsüz, aciz, yanlış iş yaptığımızda, hatalı söz söyleyip karanlıkta kaldığımız zaman melekler gibi, veliler gibi secde ederek Allah’tan yardım istememiz gerektiğini öğrendik.
9.     Güçsüz, aciz, yanlış iş yaptığımızda, hatalı söz söyleyip karanlıkta kaldığımız zaman baş kaldırırsak, benlik davası güdersek, şikâyetçi olursak İblis’i örnek almış olacağımızı öğrendik.
10.                      Dünyanın korkutanlar kadar güvensiz bir yer olmadığını öğrendik.
11.                      Tehlike olan yere gitmememiz, bulunduğumuz yerde oturmamız gerektiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Her şey anlatıldığı kadar korkunç olmadığını, doğru ve hakikate uygun kararlarla hareket etmemiz gerektiğini, yol gösterenimize karşı yanlış iş yapmaktan, hatalı davranmaktan kaçınmamız gerektiğini, yine de yanlış yaparsak, ne yapacağımızı şaşırırsak Allah’tan secdeye vararak yardım istememiz gerektiğini öğrendik, anladık.

Bizim iblisin ve meleklerin huyunu ve davranış biçimini öğrenip bilinçli davranmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Felsefi görüşlerin insanın aklıyla ürettikleri, sandıkları ve doğru deyip sahiplendiklerini öğrendik.
Size sunduğumuz tüm yazı ve öneriler felsefi bir görüş asla değildir.

Herkesin gerçeği görme yeteneği farklı olacağından, karanlıkta bile aydınlık gibi görenlerin hakikatlerini, yani değişmez gerçekleri ve bunlardaki sırları hiçbir karşılık beklemeden sizlere yararlanmanız için arz ettik.

Büyüklerimiz sözleri bizim yolumuzu aydınlatır ve yaşam yolculuğunda tehlikeleri haber verir, güzelliklerin nerde olduğunu ve nasıl ulaşılacağını açık seçik net gösterir.

Özgür bir görüşe sahip olanların elbette ki anlamaları daha kolay olur.
İslam dininin en güzel yaşam biçimini doğru anlamamız, ne kadar güzel ve işe yarar olduğunu ancak işe yaramaz bağlardan kurtulup doğru bağlar kurup onun çekim alanında hareket etmemiz yararımıza olduğunu öğrendik, anladık.
                            *
RAVLİ

Popüler Yayınlar