23 Haziran 2012 Cumartesi

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE GERÇEK BİR İSTEKLİYE ÖĞÜT FAYDA VERİR

Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:

Bazen o âlemden, o âlemden acayip sözler anlatırlar.
Ariflerden, büyüklerden bir şeyler naklederler.

Şu âlimden bir şey işitir hayret ederler.
Yani, bu âlem halkının işi, hep bu aşağılık ve bilgisizlik yüzündendir.

Henüz zayıf sözleri öğüt yoluyla mı söylerler?
Yoksa sen henüz bu noktada mı kalmışsın, burada kalma derler.

Bu saat tamam oldu, ne söylesin.
Her kim olursa olsun minberin üzerinde (Tanrı emirlerine) verilen bu emirlerin karşısında cevaptan aciz kalır.

Geçmişi hatırlamam diyorsun, onlara faydalı olan filan mesele hakkında söylüyorum yoksa mecburi bir iş değil.

Zaman-zaman emri terk ediyorsun.
Zorluk olmazsa o başka!

Bu gün zorluk olunca, kadı bile mahkeme kapısından geri dönüyor.
Tanrı, peygamberlere, velilere göstermedik zorlukları bana gösterdi, diye şikâyet etme!

Sen emri yerine getirmekle kusurlusun.
Sen umuyorsun ki ömür boyunca böyle olacaktır.

Hâlbuki emirler, yerine getirilmesi mümkün ve senin de ona elverişli olduğun için gelmiştir.
Ama bugün sen emri yerine getirecek güce sahip değilsen, nasıl emre uyabilirsin?

Hazreti Peygamber bile emrin ağırlığı karşısında:
Hud suresi ve buna eşit emirler, beni ihtiyarlattı” buyurmuştur.

Eğer:
O emirlere uymakta Peygamberler için çok fayda vardı” diyorsan, sana da hiçbir zararı yoktur.
Çünkü:
Yazık olsun bana ” dersin ama o hayıflanma (Vah etme) öğünmekten aşağı bir çene kavaflığıdır (Anlamsız söz).

O cömert yeni Müslüman için:
“ Tövbe etmiştir” demeye gönlüm razı olmuyor.
O derece düşkünlük ve kırgınlık, kendini aşağı görmek gerekmezdi ona.

Onların hepsini duygusuz bir kesek parçası (Kurumuş hayvan pisliği) sanırsın.
Benim karşımda da benimle birlikte oldukları zaman da o korkuyu duymazlar.

Ancak onları yola getirmek maksadı ile yedi başlı aslan masalını nasıl anlatayım?
O sözler kimin kaderini değiştirmeye yarar?

Sana vehim (Yersiz korku) ve korku gelir:
“ Aman ben olmayayım!” dersin.
“ Hayır, sen değilsin “ diyorum.

Benden ve senden sonra gerçek bir istekli gerektir ki, o öğütlerin etkisi görünsün.
Bugün her ne kadar bu emirler başkalarına zor gelse bile, en uygun olan cihet (Yön)  hiçbir emrin sana çetin gelmemesidir.
(Çetin: Elde edilmesi, istenilen yola getirilmesi, çözümlenmesi, işlenmesi güç ya da engeli çok olan)

Bayezid benim sohbetime dayanamaz.
Ne bir gün, ne de beş gün.

Ama bir kimseye gönlüm yönelmiş, sohbeti hoşuma gitmiştir, onunla öğüt bahsinde konuşurum.

Bir şeyde kök ve temel vardır, iyi bakarsan kolayca görebilirsin.
Sana hoş gelir bu temaşa (Seyretmek).

Bunun sebebi şudur:
Eğer siz geniş ölçüde bir dünya adamı olsaydınız, size başkalarının yardımı gerekmezdi.
Ancak böyle değilseniz bu yardım gerekli olur.

Bu saatte Peygamberin şefaatindeki (Dileğin yerine getirilmesi için aracılık etmek) sırrı anlayabilirsiniz.

                  ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
                    ***
Neler öğrendik:
1.    Tanrı sözü dışında anlatılanların aşağı sözler olduğunu öğrendik.
2.    Tanrı’dan gelen zorluklar karşısında şikâyetçi olmamamız, bu zorlukların bir müddet devam etmesi gerektiğini öğrendik.
3.    Tanrı emirlerine gücü olanların uyduğunu öğrendik.
4.    Tanrı emirlerini görev ve sorumluluk yaklaşmamız gerektiğini, faydalanmak maksatlı yaklaşımın bu anlayışa zarar vermediğini öğrendik.
5.    Tanrı emirleri ile yapmamız gereken görevler ve davranış biçimimiz hatırlatılarak ve yapılanlara göre karşılığı anlatıldığı için, bir şekilde gerçeklerle yüzleşmiş olduğumuzu ve bunun önemini anlayan güçlü insanların yaptığını öğrendik. 
6.    Öğünmenin aşağı bir davranış olduğunu, bunun da aşağısının anlamsız sözler söylemek olduğunu öğrendik.
7.    Sözlerin kaderi değiştirecek güçte ve kalitede olması gerektiğini öğrendik.
8.    Şems Hazretleri ile gönül birliği edenlerin korkudan arındıklarını öğrendik.
9.    Doğru yolu isteyenlerin öğüt dinlediklerini, değişerek yeni bir kimliğe büründüklerini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Değişmeye, daha doğru ve güzel bir yola girmeye gerçekten istekli olmamız gerekmektedir.
Kendimizi değişime hazırlamalıyız.

Kendimizi hazırlık için yüzleşmeye, gerçeği olduğu gibi kabul etmeye hazırlamalıyız.

Kendi bilgi ve fikrimizi yok sayıp öğütleri olduğu gibi kabul edecek, değiştirmeden, saf gerçekliğiyle sevmemiz gerektiğini bilmemiz gerekir.
( RAVLİ YÜZLEŞMEK” Google yaz o konuları oku.) 

Sonra benliğini, hayallerini, korkularını, kuşkularını araya sokmaktan vazgeçmelisin.

Yani kendini uygun duruma getirdikten sonra doğruyu olduğu gibi yüzüne söyleyen yaşlı bir olgun kişiyi bulmalısın.

Öğrenen olgun, öğrenecek uygun olmalı ki istenilen fayda olsun.

Öğreten gerçekleri göstererek öğretir ve sonra kendiliğimizden diğer gerçekleri görecek, seyredecek duruma geliriz.

Tanrı’ya yalvarmamız, ibadetimizi çoğaltmamız ve Tanrı erine bağlanmamız gerekiyor.
Bunları yaparsak Peygamberimizin öğütlerini ve Tanrı’mızı öğütlerini daha iyi anlarız.

İnşallah nasip ve kolay olur.
Âmin.
                                          *
RAVLİ

Popüler Yayınlar