Büyük bir adam, bir mektebin
yanından geçiyordu; birden, gözüne çocuklar ilişti.
Gördü ki bir çocuğun önünde
yemek var; bir başkası da katıksız kuru ekmek yiyor.
Önünde yemek bulunan çocuktan,
öbürü katık istedi; çünkü katıksız yemek, hoşuna gitmiyordu.
Öbürü, benim köpeğim olur,
köpek gibi peşimden koşar gelirsen.
Sana katık veririm; yoksa
kuru ekmek ye; hiçbir şey vermem sana dedi.
O çocuk, onun dediğine razı
oldu; köpek gibi ardında koşmaya başladı.
Öbür çocuk, köpek gibi
boynuna bir de tasma takmıştı; köpek gibi havlayarak koş diyordu.
Hâsılı o çocuk, öbürünün
dediğini yaptı; sonunda da ekmeğine katık elde etti.
O din ulusu dedi ki:
A çocukcağız, işinde biraz
daha atik olsaydın, biraz daha akıllı olsaydın,
*Bir zamancağız kuru ekmeğe razı olurdun da şu köpeklikten kurtulurdun.
*Katıktan vazgeçseydin köpek
gibi onun ardında koşmaktan kurtulurdun.
Mahmut, İran tarihine ait
haberlere, tutup üç beş dirhem verdi; bunu da çok gördü de ne oldu?
Verdiği para neye yaradı?
Az bir şeye bile değmedi;
şair, onunla bir keyif bile çatamadı.
Şairin o anda ne de büyük bir
himmeti (gayret, çalışma, emek) vardı; şimdi bak
da gör; o caize, nasıl ortadan kalktı, nasıl yok olup gitti.
*Allah’a hamdolsun ki ben,
dinde ergenim (Sorumluluk alacak durumda olmak);
dünyada hiç kimseye aldırış ettiğim yok.
*Gereken şey fazlasıyla var;
ne diye şuna buna el açayım?
İLAHİNAME II FERİDEDDİN-İ ATTAR M.E.
B.
ŞARK İSLAM KLASİKLERİ
*
RAVLİ