9 Temmuz 2013 Salı

ALLAHTAN ÜMİT KESİLMEZ

Arafat’ta Şibli ile Şeytan 253

Âlemi aydınlatan imam, Şibli bir gün Arafat’tan geçiyordu.
Ansızın gözüne İblis ilişti; ona, ey Allah rahmetinden kovulan dedi;

Ne Müslümanlığın var, ne kulluğun; ne diye bu topluluğa katıldın?

Bu kapkaranlık günün nasıl oldu, nasıl bunların içindesin; yoksa hala Tanrı’dan ümidin var mı?

Gamlarla dolu İblis bu sözü duyunca ey âlem şeyhi diye söze başladı.
Tanrı’ya binlerce yıl korkuyla ümit arasında kulluk ettim.

Tanrı tapısına götürmek için meleklere kılavuzluk ettim; onun tapısında her başı dönmüşe kapı açtım.

Onun yüceliğiyle dolu bir gönlüm vardı; birliğini açıkça söylemiştim.
Bütün bunlarla beraber, sebepsiz olarak birden kapısından sürdü beni

Öylesine sürdü ki halktan hiç kimsenin, neden birdenbire onu tapından sürdün diye soru sormaya da gücü yetmez

Bu sefer de tutar, hiçbir sebep olmaksızın beni kabul ederse şaşılmaz, kimse bir şey diyemez ki.

Sebepsiz kovdu beni; sebepsiz olarak da tapısına alabilir.

*Tanrı işinde nelik, nitelik, sebep, sebep olan yoktur;

 *Tanrı’dan ümit kesmek de layık bir iş değildir.

*Kahrı hükmetti; tuttu, beni sürdü; lütfü tekrar çağırır, kabul ederse şaşılmaz bu işe.

İlahi bilmiyorum, bilmiyorum; ne istediğini ancak sen bilirsin, sen.

Birisini tutar, yüzlerce nazü naimle (refah, bolluk) tapına (severek bağlanıp) çağırırsın; birisini de yüzlerce itapla (azarlayarak, terleyerek, paylayarak, darılarak) kapından sürersin.

Ne bundan bir kulluk meydana gelmiştir; ne o, bir suç işlemiştir; senin sırrına ermeye kimseye yol yok.

Kimse sana eşit olamaz sana; birliğin, yüceliğin hakkıyçin kimsenin kimseye bakmadığı anda sen lütfet;

Suçumdan geç, adam olmayışıma bakma; lütfünle bu adam olmayana bir kez nazar et.

Benim zaten bir karıncaya bile tahammülüm yok, kahır filinin ayağı altında inleterek öldürme beni.

Bir karıncaya bile gücüm yetmezken senin kahır filine karşı hiçbir gücüm kuvvetim yok.

Bu gamdan, tasadan ölmüş kulun gönlünü şad (sevinçli) et; öldürme, boynumdaki bağı çöz, azad (hür) et beni.

Bir kötülük ettiysem kendime ettim; çok kötülük ettim ama sana etmedim; lütfet.

İyilik de ettiysem kendime ettim; kötülük de ettiysem kendime ettim; sen biliyorsun.

Bizim iyiliğimizden, kötülüğümüzden ayrısın sen; ikisinden de geçer, işimizi düzence sokarsın.

İyiliğe, kötülüğe bağlanmışım ama iyiye kötü, kötüye de iyi dememişim.
Sebepsiz birçok devlet ihsan ettin; şimdi de sebepsiz lütuflarda bulunursun.

Sebepsiz olarak ihsan ettin de var ettin beni; sebepsiz olarak da cömertlik denizine daldır.

Beni incitmekle esenleşecek değilsin ya; senin ihsanına bir sebep yoktur.
Yaptığım işlerin perdesini yırtma (üstünü ört); işlediğim suçların üstüne bir çizgi çek gitsin.

Hani o kâfir bile dindar olmadı mı; ahrete vardığı ilk gün iş eri kesilmedi mi?

Gönlündeki bunca yıllık küfür, bir şahadet getirmesiyle yıkanıp arınmadı mı; kâfirliği kutluluğa, dönmedi mi?

Tanrım, kanlara bulanmışım ama tut ki Şimdicek gelmişim; Tut ki kâfir gibi pişman olmuşum, yepyeni Müslüman olmuşum.

                                              ***
        İLAHİNAME II FERİDEDDİN-İ ATTAR M.E. B.                              
             ŞARK İSLAM KLASİKLERİ    

                                                 *

RAVLİ
MİT KESİLMEZ

Popüler Yayınlar