Fârığ ayet o zitalısil u sebeb.
( Hazreti Mevlana, Mesnevi 1.inci cilt 1063 inci beyit açıklaması)
“ Hikmet (Bilinçli kontrol) öğrenmek isteyen kimse hikmet
kaynağı olur, tahsilden ve sebeplerden müstağni (Elinde
olanla yetinen, doygun) kalır.”
İrfan (Bilme, anlama, tasavvufta evrenin sırlarını bilme gücü)
denizini, bir ırmak gibi istesen, ona ulaştın mı sen de deniz olursun.
Kim can ve gönülle
araştırmada ise ondan başka araştırdığı yoktur.
O, O’dur.
Evet, kim candan arzu ile dostu
(Tanrı’yı) araştırmada ise araştıran, kendisini işte
o aradığı dosttur.
Gece ve gündüz, yana yakıla
niyazlarla (Sevgi, saygı sunarak yalvarışla, dua ederek
Tanrı’yı ) isteyenin istediği kendidir, başkası değildir.
İşi-gücü, Dostun (Tanrı’nın) aşkıyla inlemek olanın inlemeleri ve kendi
varlığından geçmeleri ne hoştur.
***
Gülşen-i tevhid İbrahim
ŞahidiÇeviren Midhat bahari Beytur
İnkilap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
***
Neler öğrendik:
1.
Elinde olana
yeter diyen kişinin kontrollü olacağını, sebeplere bağlı düşünceye bağlı
kalmayacağından özgür düşünceye sahip olacağını öğrendik.
2.
Doymaz kişinin
kontrollü düşünemeyeceğini, işler yapamayacağını, kendini kontrol
edemeyeceğini, çevresine saygın bir etkiye sahip olamayacağını öğrendik.
3.
Tanrı’yı can ve
gönülle aradığın zaman aslında kendimizi aradığımızın farkına varacağımızı
öğrendik.
4.
Tanrı’nın sebebe
bağladığı oluşumlar olduğu gibi sebebe bağlı olmayan yaratıcı gücünün etkileri
olduğunu bilmemiz gerektiğini öğrendik.
5.
Tanrı’yı aramanın
aslında kişinin kendisini aramak olduğunu öğrendik.
6.
Kişinin kendisini
bulunca Tanrı’yı o zaman bulabileceğini öğrendik.
İşte böyle yaren,
Kendimizi bulmamız için
doymazlıktan kendimizi gerektiğine önem vermemiz gerekmektedir.
Doygun hale gelen kişinin
elinde olan olanaklara razı olduğunu, sakinliğe kavuşup doğru görme ve tanıma
ile artan kontrole kavuşabileceğini bilmemiz gerekmektedir.
Her oluşumun sebebe bağlı
olmadığını, Tanrı’nın takdiriyle olduğunu bilmemiz, farkına varmamız
gerektiğini öğrendik.
Toplumun öğretilerinin bizi
esas benliğimizden uzaklaştırdığını, ikinci bir kişilik oluşturduğunu, bu
ikinci kişiliğin bizi esas benliğimizden uzaklaştırdığını görmemiz ve anlamamız
gerekmektedir.
Esas benliğinden uzaklaşan
kişinin kafasının karışık olduğunu, sakinliğe ulaşamadığını, mutluluğa
ulaşamadığı açıkça görülmektedir.
Kendini bilmeyenin,
bulamayanın, göremeyenin Tanrıyı bulmasının, bilmesinin, görmesinin
olanaksızdır.
Kendimizi bilmek, bulmak,
görmek için en vefalı dost olan Tanrı’yı aramamız, bu arayışta kendimizin esas
benliğini bulabileceğimizi öğrendik, anladık.
*
RAVLİ ERMİŞ İNSANLAR yaz Googleden oku.
RAVLİ ERMİŞ İNSANLAR yaz Googleden oku.
*
RAVLİ