Yusuf, bir gün aynaya baktı;
o ay gibi yüzünü gördü, pek beğendi.
Ama ayna, Yusuf onu
beğeniyor sandı; işte budur ehliyetsizlik; ne bilgisizlik bu.
Yusuf’un öyle bir güzelliği
vardı ki görene, gözün aydın, kutlu olsun denirdi; ama ya bakan çirkin olursa
aynaya, başın sağ olsun denmesi gerekirdi.
Yalnız şu var:
Sevgili, aynaya bakmazsa
güzelliğini göremez.Ayna ortadan kalkacak olsa kim, kendi güzelliğini görür, anlar?
Yusuf, kendi güzelliğini
görseydi turunç (meyve) doğrarken o da ellerini
keserdi.
Yüzü, apaçık kendisine
görünmüyordu da canı, kendisine aşık olmuyordu.
*Kendisini
görmediği için kendi aşkına düşmemiş, o aşkla kanlar yutmamıştı.
Ama bir başkası onu görünce
turunç soyarken elini doğradı gitti.
Böylece ayna, seni, senin güzelliğini gösterir; yüzünü apaçık görürsün.
Tanrı kendi güzelliğini bir
örtüyle örttü; Âdem’i, kendisine ayna yaptı.
Âdem, yüzünü aynada açıkça
görünce, izi belirmeyen güzelliğinin izini buldu, nişanesini gördü.
O kendi güzelliğini iyice
beğendi; sakın başkasını beğendi sanma.
Bir insanoğlu, hayale düşer
de kendisine, ben güzelim derse
O ayna gibi yanlış bir
düşünceye kapılır; dairenin çizgisinden dışarıda kalır,
Yüzlerce asır yalnız başına
otursan, kendi yüzünü gördükçe gerçeği görmemiş olursun.
Hiçbir kimse gördün mü sen
kendi yüzünü görebilsin, hiçbir kimse böyle bir şey duymuş mudur, işitmiş
midir?
Aynada bir akis görürsen,
kendi yüzümü gördüm mü sanırsın?
Yüzün ne bakidir (kalıcı) ne fani; iş böyleyken nasıl olur da kendi
yüzünü görebilirsin sen?
Değil mi ki önüne bir ayna
koymayınca yüzünü görmene imkân yok;
Öyleyse aynaya karşı ah etme
de ay gibi yüzünü kararmış görme.
Soğuk nefesini içinde sakla;
dalgıçlar gibi soluğunu tut.
Bir zerre bile, kendine
dalar, kıvranır kalırsan aynadaki aksini berbat bir halde görürsün.
Ne ölü ol, ne uykuya dal, ne
de uyanık dur.
Kendine varlık verme; bunu
iyice aklında tut.
Çevrede aradığın şey,
sendedir; kendini yitir yok et de âşıklar gibi sen de aradığını bul.
***
İLAHİNAME II FERİDEDDİN-İ ATTAR M.E.
B. ŞARK İSLAM KLASİKLERİ
*
Yaren,
Yakup peygamber’de anlama,
anlayış, duyma olmadığı halde, kalbiyle kurduğu hükümlerle ve kutsal duygularla
Allah’ın rızasını arayan biriydi.
Kişiliğine ruhi kuvvetler galip idi.
O, güzel evladını kokusunu
uzaktan alırdı.
Din iki kısma ayrılır:
1.incisi Emir olan din.
2. si Emri ilahi olmayan
fakat insanları Hakka, hakikate götüren din. (Emri
ilahi olmayan din demek Evliyaullahın Hakka ulaşmak için kurdukları yol ve
usullerdir)
1. Yapılması vasıta ile olan.
2. Vasıtasız olan emirdir.
İrade ile vücuda getirmedir.
Geçmişte ilahi hüküm olan
emirdir.(İnnema emrihu iza erade şey’en en yekule lehu künfe yekun) Ayet.
Çev. Mustafa Ertuğrul KAAN Gayret Kitapevi 1952 Alıntı.
*
Türbelere gitmeyin diyen
hatta şirk ile suçlayan etiketli birçok din adamına rastlarsınız.
Hatta o evliyayı över de onun
hangi yolla evliya olduğunu bilmez, ziyarete gidenleri aşağılamaya kalkışırlar.
Tabii ki ziyaret edeceksin,
tabii ki onun huzurunda Allah’tan isteyeceksin.
O kişi dünya yaşamında peygambere
uyarak “ Ölmeden
önce ölünüz” hükmüne uyarak Allah ile birlik olma yolundan
gitmiştir.
Türbede dua ederek evliyaullaha
bir derdini bildirir halletmesini istersen, o senin isteğini kendi isteği olarakkabul
eder, Tanrı da o evliyaullahın isteğini kabul ederek vücuda getirir.
Ulu Tanrı kullarına o kadar
çok yol açmıştır ki herkesin kişiliğine, huyuna göre yollar açıktır.
Bu adamlar Yakup peygamberin
burnundan habersizlerdir.
Allah’ın rızasını sadece
tapınmakla sınırlı olacağını sanırlar.
Kalpten Tanrıya giden yoldan
habersizler veya önemini bilmeyenlerdir.
*
Yaren konumuza dönelim.Sen kendin ayna olduğun için kendi gerçekliğini göremezsin.
O halde kendini yok sayarak
veya başka usullerle kendini sıfırla.
Kendim sandığın aslında
toplumun sana oluşturduğu yapma benliktir. Seni yıllarca güderek bu benliği
oluşturdular.
Tanrı’nın sana verdiği öz
benliğin arkada kaldı.
Görünmez oldu. Etkisiz oldu.
Ne hayattan tat alabildin ne
lezzet.
Çünkü özü olmayan lezzet
vermez, kuvvet sağlamaz.
Şimdi kendimizi yeniden
bulma, esas ve öz benliğimizi bulma zamanıdır.
Özümüzü bulacağız, öne
çıkartacağız ve yaşamımız anlam kazanacak.
Benliğinden çıkıp kendine
baktıkça orada izi belirmeyen güzelliğin izini bulacaksın, nişanesini
göreceksin.
Kendi güzelliğini görünce
sevineceksin.
O güzelliği yaratana
yolculuğunu devam ettirmelisin ki böyle bir bakışta daha ne güzellikler
göreceksin.
Allah’ın ustalığına, sanatına
defalarca hayran kalacaksın.
(UYARI! Ben ne güzelmişim, kuvvetliymişim Vb. sözlerle benliğine dönersin, yoldan çıkar geriye dönersin)
Kendinde gördüğün güzellikler
tanrıya aittir, sahiplenmeye kalkma.
Farkında ol ama kendini
gösterme, kontrol etmeye kendinden başla, uyanıklık yapmaya da kalkışma.
Tabii olarak hayret makamında
taşkın olacaksın ama yine de sakin durmaya çalış
Allah, hepimizi yolumuzda
ilerleyen, kendisine yaklaştıran, sevgi bağıyla bağlanıp hizmet eden kullarında
eylesin.
Âmin.
*
RAVLİ