3 Temmuz 2013 Çarşamba

KENDİ GERÇEK GÜZELLİĞİMİZİ GÖRMEK

Yusuf Aleyhisselamın aynaya bakması 236

Yusuf, bir gün aynaya baktı; o ay gibi yüzünü gördü, pek beğendi.

Ama ayna, Yusuf onu beğeniyor sandı; işte budur ehliyetsizlik; ne bilgisizlik bu.

Yusuf’un öyle bir güzelliği vardı ki görene, gözün aydın, kutlu olsun denirdi; ama ya bakan çirkin olursa aynaya, başın sağ olsun denmesi gerekirdi.

Yalnız şu var:
Sevgili, aynaya bakmazsa güzelliğini göremez.
Ayna ortadan kalkacak olsa kim, kendi güzelliğini görür, anlar?

Yusuf, kendi güzelliğini görseydi turunç (meyve) doğrarken o da ellerini keserdi.

Yüzü, apaçık kendisine görünmüyordu da canı, kendisine aşık olmuyordu.

*Kendisini görmediği için kendi aşkına düşmemiş, o aşkla kanlar yutmamıştı.

Ama bir başkası onu görünce turunç soyarken elini doğradı gitti.

                                          ***
Sana da bir sevgili Yusuf gerekse önce Yakup’un gözü lazım sana.
Böylece ayna, seni, senin güzelliğini gösterir; yüzünü apaçık görürsün.

Tanrı kendi güzelliğini bir örtüyle örttü; Âdem’i, kendisine ayna yaptı.

Âdem, yüzünü aynada açıkça görünce, izi belirmeyen güzelliğinin izini buldu, nişanesini gördü.

O kendi güzelliğini iyice beğendi; sakın başkasını beğendi sanma.
Bir insanoğlu, hayale düşer de kendisine, ben güzelim derse

O ayna gibi yanlış bir düşünceye kapılır; dairenin çizgisinden dışarıda kalır,

Yüzlerce asır yalnız başına otursan, kendi yüzünü gördükçe gerçeği görmemiş olursun.

Hiçbir kimse gördün mü sen kendi yüzünü görebilsin, hiçbir kimse böyle bir şey duymuş mudur, işitmiş midir?

Aynada bir akis görürsen, kendi yüzümü gördüm mü sanırsın?

Yüzün ne bakidir (kalıcı) ne fani; iş böyleyken nasıl olur da kendi yüzünü görebilirsin sen?

Değil mi ki önüne bir ayna koymayınca yüzünü görmene imkân yok;
Öyleyse aynaya karşı ah etme de ay gibi yüzünü kararmış görme.

Soğuk nefesini içinde sakla; dalgıçlar gibi soluğunu tut.
Bir zerre bile, kendine dalar, kıvranır kalırsan aynadaki aksini berbat bir halde görürsün.

Ne ölü ol, ne uykuya dal, ne de uyanık dur.
Kendine varlık verme; bunu iyice aklında tut.

Çevrede aradığın şey, sendedir; kendini yitir yok et de âşıklar gibi sen de aradığını bul.

                                    ***
        İLAHİNAME II FERİDEDDİN-İ ATTAR M.E. B.                              
             ŞARK İSLAM KLASİKLERİ                                                 
                                      *
Yaren,

Yakup peygamber’de anlama, anlayış, duyma olmadığı halde, kalbiyle kurduğu hükümlerle ve kutsal duygularla Allah’ın rızasını arayan biriydi.

 Kişiliğine ruhi kuvvetler galip idi.
O, güzel evladını kokusunu uzaktan alırdı.

Din iki kısma ayrılır:

1.incisi Emir olan din.

2. si Emri ilahi olmayan fakat insanları Hakka, hakikate götüren din. (Emri ilahi olmayan din demek Evliyaullahın Hakka ulaşmak için kurdukları yol ve usullerdir)

 Emri ilahi iki kısımdır:

1. Yapılması vasıta ile olan.

2. Vasıtasız olan emirdir.

İrade ile vücuda getirmedir.
Geçmişte ilahi hüküm olan emirdir.
 (İnnema emrihu iza erade şey’en en yekule lehu künfe yekun) Ayet.

 
MUHİDDİNİ ARABİ İslam büyükleri Külliyatı
Çev. Mustafa Ertuğrul KAAN Gayret Kitapevi 1952 Alıntı.                                                           
                                               *

Türbelere gitmeyin diyen hatta şirk ile suçlayan etiketli birçok din adamına rastlarsınız.

Hatta o evliyayı över de onun hangi yolla evliya olduğunu bilmez, ziyarete gidenleri aşağılamaya kalkışırlar.

Tabii ki ziyaret edeceksin, tabii ki onun huzurunda Allah’tan isteyeceksin.

O kişi dünya yaşamında peygambere uyarak “ Ölmeden  önce ölünüz” hükmüne uyarak Allah ile birlik olma yolundan gitmiştir.

Türbede dua ederek evliyaullaha bir derdini bildirir halletmesini istersen, o senin isteğini kendi isteği olarakkabul eder, Tanrı da o evliyaullahın isteğini kabul ederek vücuda getirir.

Ulu Tanrı kullarına o kadar çok yol açmıştır ki herkesin kişiliğine, huyuna göre yollar açıktır.

Bu adamlar Yakup peygamberin burnundan habersizlerdir.
Allah’ın rızasını sadece tapınmakla sınırlı olacağını sanırlar.

Kalpten Tanrıya giden yoldan habersizler veya önemini bilmeyenlerdir.

                                              *
Yaren konumuza dönelim.
Sen kendin ayna olduğun için kendi gerçekliğini göremezsin.

O halde kendini yok sayarak veya başka usullerle kendini sıfırla.

Kendim sandığın aslında toplumun sana oluşturduğu yapma benliktir. Seni yıllarca güderek bu benliği oluşturdular.

Tanrı’nın sana verdiği öz benliğin arkada kaldı.
Görünmez oldu.
Etkisiz oldu.

Ne hayattan tat alabildin ne lezzet.
Çünkü özü olmayan lezzet vermez, kuvvet sağlamaz.

Şimdi kendimizi yeniden bulma, esas ve öz benliğimizi bulma zamanıdır.
Özümüzü bulacağız, öne çıkartacağız ve yaşamımız anlam kazanacak.

Benliğinden çıkıp kendine baktıkça orada izi belirmeyen güzelliğin izini bulacaksın, nişanesini göreceksin.

Kendi güzelliğini görünce sevineceksin.
O güzelliği yaratana yolculuğunu devam ettirmelisin ki böyle bir bakışta daha ne güzellikler göreceksin.

Allah’ın ustalığına, sanatına defalarca hayran kalacaksın.

(UYARI! Ben ne güzelmişim, kuvvetliymişim Vb. sözlerle benliğine dönersin, yoldan çıkar geriye dönersin)

Kendinde gördüğün güzellikler tanrıya aittir, sahiplenmeye kalkma.

Farkında ol ama kendini gösterme, kontrol etmeye kendinden başla, uyanıklık yapmaya da kalkışma.

Tabii olarak hayret makamında taşkın olacaksın ama yine de sakin durmaya çalış

Allah, hepimizi yolumuzda ilerleyen, kendisine yaklaştıran, sevgi bağıyla bağlanıp hizmet eden kullarında eylesin.

Âmin.

                                                *
RAVLİ

Popüler Yayınlar