25 Kasım 2018 Pazar

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 3170 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)

3240. Yürü, nazın bulanıklığını (Kendini beğendirmek amacıyla yaptığın işlerin aklında bulanıklar oluşturur, bunları) gider;
Çünkü neşe hep arılıktan (Günahsız, temiz, yabancı maddeler olmayan), parlaklıktan meydana gelir.

Dostlar, zevk bulmayı (Hoşlanmak, beğenmek) isterler;
Çünkü istek (Eğilim, arzu) de zevkten (Güzeli çirkinden ayırma yetisi, beğenisi) gelir hep.

Sevgilidir o, kırma onu:
Sopa değil o.
Kırdın mı çat diye bir sestir, çıkar.

Sopamızdan gelen bu çat sesi, anlarız ki ayrılıktan geliyor.

Hoş (Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren) ol;
Sır bilen kişi, bilir ki hoşsun sen, hoşluk içindedir o.

Sen, şeker gibi tatlı ol, şükürler et (Tanrı’ya minnet duygusunu sun);
Şükreden kişi, daima şekerler alır (Tatlılaşır).

Şükrün yeni eteği, şükredenlerin başlarına saçmak için şekerlerle doludur.

Onun (Ayrılık) acısını içer de gülersen özünde acılık kalmaz.

Nasılım, hoş muyum diyorsun;
Ekşi suratlısın desem hatırın kalır (Gönülden kızarsın).

Gizleme amma (Açıkça, anlaşılır, doğruyu) söyle diyorsun, kulağıma (Gizlice) söyle de kimsecikler duymasınlar.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Naz yapanın istediği tam ve açıkça anlaşılmadığından kargaşaya sebep olduğunu, bu durumdan temizlenmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    Neşe isteyenin yabancı, yıkıcı görüş ve düşünüşlerden kendini arındırmış karışıklıktan temizlemiş, göze çarpacak kadar başarı sağlaması gerektiğini öğrendik.
3.    Zevk olan işe istek duyulduğunu, zevkli iş arandığını, Mevlevilerin zevk aradığını öğrendik.
4.    Sevdiğimizi nazını çekmemiz, kırmamamız gerektiğini, kırarsak ayrılık olacağını öğrendik.
5.    Şükreden kişinin tatlılaştığını, tatlı kişinin şükürler ettiğini, öğrendik.
6.    Şükrün tatlı hediyelerini şükredenlere verilmek üzere her an hazır olduğunu öğrendik.
7.    Acıya duymamıza rağmen başımıza gelenin Allah tarafından geldiğine razı olur da gülümsersek, özümüzde acılık oluşmayacağını öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Ekşi suratlıya sen ekşi suratlısın diye söylenmeyeceğini, ekşi suratlı ille de doğruyu olduğu gibi açık söyle derse, yalnız bir yerde kulağına söylemek gerektiğini öğrendik, anladık.
                   *
RAV

Popüler Yayınlar