(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)
2770.
A Tebrizli Şems'in lütfunu-keremini gören;
Artık
Hâtem'e (Cömert kişiye) kerem (Asillik, ululuk, soyluluk) sahibi deme sen.
Bülbüller
ötüp çiledikçe (Şakıdıkça) öbür kuşlar,
susarlar-otururlar.
Tut
ki bir harmanları bile yokmuş;
Yokluk
harmanında yem yemiyorlar mı?
O
padişahlar, yüzük taşıdır amma biz de halkadan dışarıda değiliz.
Benim
gürültümü-patırtımı istemiyorlarsa ne diye yaratırlar beni?
Tatlıyı da ister o padişah, ekşiyi de;
Bunun
içindir ki ateşe iki tencere koymuşlardır.
Ekşi
de lâzım mutfakta;
Çünkü
mahmurlar da (Sarhoşlukla sersemleşenler) ona
baygındır.
Bizim
her hâlimiz, bir toplumun gıdasıdır, hatta bu gıdalarla gayb (Görünmeyen) âlemindekiler bile gelişirler, semirirler
(Besili duruma gelirler).
Gönül
kuşları, göktendir, iki-üç günceğiz, şu yeryüzünde ayakları bağlıdır onların.
Din
yıldızlarıdır onlar da onun için göğe bile bağlanmazlar.
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1. Şems Hazretlerinin iyiliğini büyüklüğünü görenlerin
cömertlere asil, ululuk, büyüklük sahibi diyemeyeceklerini öğrendik.
2. Sözü hakikati sözler olanın konuştuğu yerde diğer söz
sahiplerinin sustuğunu öğrendik.
3. Âşık olunanların yiyecek depoları olmamasına rağmen yokluk
âleminden beslendiklerini, sıradan insanın bunu göremeyeceğini,
anlayamayacağını öğrendik.
4. Mevlana Hazretlerinin yaşam biçimi ve sözlerinin
toplumu beslediğini hatta görünmez âlemdekilerin de gelişip şişmanladıklarını
öğrendik.
5. Gönül dostları göğe ait olduklarını, belirli bir zaman
dünyada ayakları bağlı kalarak sonra göğe çekildiklerini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Allah
dostlarının din yıldızları olduğunu, büyüklüklerinin göğe bile sığmayacak
büyüklükte olduklarını öğrendik.
*
RAVLİ