Ârifân rytyruş çun
hârpust
Iyş pinhan kerde
der har-ı dürüşt
(Hazreti Mevlana, Mesnevi
4.inci cilt 1026 inci beyit açıklaması)
“ Ekşi suratlı arifler
kirpiye benzerler.
Sert dikenlerin içinde
gizlice zevk ve sefadadırlar (Gönül rahatlığı, sakinli,
sevin içinde olmak).”
Ahmakların içten (İnsanın içindeki kuvvetlerden) haberleri yoktur.
Bu yüzden dışa
bağlanmışlardır.
Zahir ehli (Dış görünüşün ustaları) onun için surete (Parlak, açık, belli olan ve görünene) taparlar.
Çünkü şeytanın hile
şarabından mest (Sarhoş) olmuşlardır.
Bu fani cihanın (Yok olacak olan dünya hayatının) yaşama zevkiyle
yetindiklerinden yalnız bu zevki bilirler.
Onlar bilmezler ki, bu toprak
kümesinden ibaret alem, o hakikat aleminin önünde adi ve değersiz bir şey
mesabesinde (Derece, değer, rütbe) kalır.
Bu fani cihanı, o ucu bucağı
olmayan denizde bir saman yaprağı gibi bil.
***
GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM
ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri
koll. Şrt.
***
Neler öğrendik:
1.
Ariflerin sahip
oldukları güzellikleri hırsızların çalmamaları için kendilerini koruma altına
aldıklarını öğrendik.
2.
Anlayış gözünde
hastalık olanların yalnız sadece baş gözüyle gördüklerine inandıklarını, iç
âlemi göremediklerini, göremeyince yok saydıklarını, önemsemediklerini
öğrendik.
3.
Ariflerin
kıskançlık okuna gelmemeleri, bedavadan düşman edinmemek için kendilerini deli
divane maskesiyle koruma altına aldıklarını öğrendik.
4.
Ariflerin
kendilerini Hakka teslim ettiklerini, yaptıklarının kendi bireysel istekleri
olmadığını öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Tanrının nurunu dünyayı
sevenlerin göremediklerini, nurlu insanları bilemediklerini, nurlu insan görse
bile değerini saptayamadıklarını, fakirliği tercih etmiş nurlu insanları
küçümsediklerini öğrendik, anladık.
Hiçbir şeyin göründüğü kadar
olmadığını, içinin ne ile dolu olduğunun bilinmesi gerektiğini öğrendik,
anladık.
Tanrının bir kişiye
bağışladığı nuru güneşin bile kıskandığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ