Pend-i fili halk ra
cezzab ter
Ki resed der can-ı
her ba gûş-u ger
(Hazreti Mevlana, Mesnevi
4.inci cilt 448 inci beyit açıklaması)
“ İşle olan öğüt, halkı
kendine daha ziyade (Daha çok) çeker.
Çünkü bu öğüdü, kulağı
işitenin de sağırın da can kulağı duyar.”
Öğüt veren eğer sözle öğüt
verir, işleri uygun ve iyi olmazsa, halk onun işlerine bakar da sözlerini
beğenip kabul etmez.
Hele bu ahir (Son) zaman
halkı, iyi kişilerin öğütlerinden ürker, kaçarlar.
Kalp gözü kör olan (Hakikati göremeyen, görmek istemeyen, aklı bulanık,
eleştirilmeyi kabul etmeyen) kimsenin içi, nasihat edenin öğüdünden
kızmışsa da verdiği öğütlere inanmaz ve sevgi ile de içten bağlanmaz.
***
Neler öğrendik:
1.
Bize yol
gösterenin, yolumuzu aydınlatan kişinin sözleri acı da olsa bile; bizim iyiliğimiz
için, bize değer verdiği için söylediğinden dostumuz olarak kabul etmemiz
gerektiğini öğrendik.
2.
Akıl ve dini
kendine kılavuz edenin baş kaldıran ve yolsuz olmaktan kendini
kurtaracağını öğrendik.
3.
Sabrımızı sonuna
kadar ve dünyalık isteklerden kendimizi kurtarmak için zorlamamız gerektiğini
öğrendik.
4.
Cennetin iyi
işler yapmayı düşünmenin ve yapmak için gayret göstermekle meydana geldiğini
öğrendik.
*
İşte böyle Yaren,
Öğüt sözle, nağmeyle, sazla,
duruşla, namazla gösterilerek verilir.
Kişinin kendini kişilik ve
seçeneklerini araya katmadan, emir verir gibi hitap etmeden verdiği öğütlerin
insanların gönlüne daha iyi tesir ettiğini öğrendik, anladık.
Öğüt veren topluluk içinde
ise; kişi hedef göstermeden sözü ortaya
söyler, dinleyen kişilerin kendine düşen nasibini alması sağlanır.
Baş başa konuşmalarda açık,
anlaşılır eleştiri yapılır ve doğru yolun ne olduğu önerilir.
* RAVLİ