Ey füsurde âşık-ı
nengin nemed
Ko zibim-i can zi
cânan mi remed
(Hazreti Mevlana, Mesnevi
3.inci cilt 3910 inci beyit açıklaması)
“ Ey ayıp ve âr hırkalı donuk
(Utanma örtüsü içine saklanmış) âşık.
Sen can korkusuyla canandan (Sevgili, gönül verilen, âşık olunandan) kaçıyorsun.”
Canana karşı sen ölürsen can,
canana (Sevgili, gönül verilen, âşık
olunandan)kavuşur.
Ölmedikçe (Kendi varlığını yok etmedikçe) arada bir sed (Engel, sınır) vardır.
Âşıkların ölümü, maşukların (Sevilen, âşık olunan) visalidir (Kavuşma, buluşma).
Âşıklar için hiç ölüm korkusu
yoktur.
Belki de âşık ölmeden evvel
ölmüştür.
Fani olmuştur, canı canana (Sevgili, gönül verilen, âşık olunandan) ulaşmıştır.
Âşığın gönlünde aşk ışığı
parıldadı mı, âşık, maşuk (Sevilen, âşık olunan)
oldu.
Kendiliğinden değişti.
Âşık olan ebdal (Dünya ile ilgisini kesip, Tanrı’ya bağlanmış derviş) mertebesini
buldu.
Allah’ın değiştirmesiyle
kendinden boşaldı, maşukun (Sevilen, âşık olunan)
haliyle doldu.
***
Neler öğrendik:
1.
Âşık olan kişide
ne can korkusu olmaması gerektiğini öğrendik.
2.
Âşık olan kişinin bahanelere sığınmaması
gerektiğini, toplumun oluşturduğu ayıplarının ve kendisinde olan utanç
duygusunun sevgiliye hizmet etmeğe engel olmaması gerektiğini öğrendik.
3.
Peygamber
efendimizin “ Ölmeden önce ölünüz” hadisi şerifinin
değerini hakikatini anlayan kişinin âşık olabileceğini öğrendik.
*
İşte böyle Yaren,
Âşıklık kanununda ne kendi
değerlerin ne de toplumun sana yüklemiş olduğu işler ve değerler önemli
değildir.
Aşığın tüm varlığı ve
değerleri sevgilisinin değerleridir, kanunlarıdır, istekleridir.
Âşık tüm varlığıyla sevgilide
yok olması, sevgili isterse onun varlığıyla beraber var olması veya yok olması
bu işin gereğidir.
*
RAVLİ