Cân-ı nâ mahrem
nebined rûy-ı dost
Cüz hemen can ki
asl-ı o ez koy-ı ost
(Hazreti Mevlana, Mesnevi
3.inci cilt 4680 inci beyit açıklaması)
“ Namahrem (Allah’a yabancı) olan can, dostun (Allah’ın) yüzünü (Hakikatini)
görmez.
Dostun yüzünü, ancak aslı, onun
semtinden olan can görür.”
Âşıkın canı, dostun semtinden
gelmiştir.
Dostun yüzünü akibet (Sonuç olarak) görür.
Âşık olmayan mahremdir (Gizli olanlar gösterilmez).
Surete adamsa da o adam
değildir.
O, güzel yüzü görmek istemez.
Maşukun visali (Kavuşma, buluşma), âşıktan başkası için muhaldir (İmkânsızdır).
(Sevilenin ancak
kendisine âşık olanla buluşur)
Aşk daima dalgalarla coşan
bir denizdir.
Su kuşlarının ve balıkların
yeridir (Nur içinde yaşayan, nur içine dalanların
yeridir), yırtıcı hayvanların (Hayvanlıktan
kurtulamamışlara yasak olan yerdir) yeri değildir.
Aşk iki cihana (Dünya ve ahrete) karşı yabancıdır.
Aşka mahrem (Gizli olarak yaşayacak) olan ancak divane âşıklardır.
***
Neler öğrendik:
1.
Allah’a yabancı
olan, sıcaklık duymayan, kabul etmeyen, tanımayan, o alana ilgi duymayan
kişinin yabancı hükmünde olarak dışlanacağını öğrendik.
2.
Canı Allah’ı
isteyen, özleyen, seven, büyüklüğünü kabul eden kişinin Allah’ın nurunun tesiri
altında olacağını öğrendik.
3.
Aşk denen sevgi
ışığının Allah’tan o kula geldiğini, o kulun da can ve gönlünü aşkla Allah’a
bağladığını öğrendik.
4.
Aşığın bütün
isteği sevgili olduğunu, sevgili gelince de yok olduğunu öğrendik.
*
İşte böyle Yaren,
İçimizden bir sıcaklıkla
Allah’ı istememiz aslında Allah’ın bizi istemesi olduğunu öğrendik, anladık.
Allah’a yakınlaşmanın ancak
aşkla ve aşıklıkla olduğunu, diğer söz ve davranışların taklit mesafesinde
kalacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ