Bu inkârı gerektiren bir soru yahut da anlamak için sorulmuştu.
Bu cevap ancak sana sadaka olarak bir şey veren kimseye yaraşır.
Bu Tanrı’nın elinde pek önemsiz bir iştir.
Bana bir arkadaş verir misin ki, ben söylemeden bana hizmette bulunsun”
Acaba verdi mi, vermedi mi?
Dedim
ki:“ Verdiği bu yoldaş için ona başarı da verdi mi? “ Hani?” dedi.
O Tanrısal bir öfke
idi.
Ondan sakınmak gerektir.Hızır el çırptı, sevincinden oynamaya başladı.
“ Kendine gel!” diyordu.
Büyüklerden biri bana bir şey anlattı.
Ben onu kuru sözlerle anlatabildiğim için üzülüyorum.
Allah’a yalvarın:
Ey ulu Tanrım!Bize bu devleti sen verdin.
Bizim bunu elde etmemiz için hiçbir yolumuz yoktu.
Senin keremin (Büyüklüğünden) bize ışık tuttu, tekrar kerem et bize!
Bu devleti elimizden alma!
Çünkü onun size gösterdiği keremi koruyamazsanız onun
gayreti sizden geri kalacaktır.
Eğer aranıza birkaç günlük bir ayrılık girecek olursa
ona tekrar yetişmek için çalışın.Araya ne evlat, ne de başka bir şey engel olabilir.
Dileğiniz öylesine hararetli olur.
O dilekteki şiddet ve hararet,
her kime çarparsa onu yıkar ve o sizinle dost
olur.
Şimdi bu sırra niçin “Değerlidir” diyorsun?
“ Hayır” dedi Hızır.
Dilber gitmiş, mum sönmüş, saki (Sunucu)
uyuyakalmış.
Can ver ki onun vuslatı (Bir araya gelmek)
bir daha ele geçmez.Kendi nefsine tapan gafillere bir damla bile verilmez.
Baharda yârin yanağından uzak olunca,
Bağdan bana ne? Yeşillikle ne işim var?
Bağdan yeşillik yerine nasıl diken koparırsın?
Buluttan damla yerine nasıl taş yağar.
***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
***
Tanrısal öfke: Tanrı’nın kızdığı şeyi yapanlara duyulan öfkedir.
Böyle bir yanlışa düşenin Tanrı gazabı
gelmeden hemen tövbe etmesi gerekir.
1. Tanrı erleri bilgisini para karşılığı satmadıklarını,
sadaka almadıklarını, zekât kabul etmediklerini ancak hediye kabul ettiklerini
öğrendik.
2. Tanrı erleri dilenme ve dilencilik yapmadıklarını,
titizlikle bu manaya gelecek davranışlardan sakındıklarını öğrendik.
3. Tanrı erlerine verilen hediyeyi de sevginin ispatın
delili bağış olarak kabul ederler.
4. Tanrı erlerinin verilen hediyeyi Tanrı’nın lütfü
olarak kabul ettiklerini, veren kişiyi de teşekkür ettiklerini öğrendik.
5. İstenmeden, söylenmeden yapılan hizmetin kıymetli
olduğunu öğrendik.
6. Hizmet edenin sabırla davranması gerektiğini öğrendik.
7. Tabi olduğun kişinin kendisine boyun eğmemiz
gerektiğini, yaptıklarını o anlatmadıkça sormamamız gerektiğini ve merakımızı
sabırla kontrol altında tutmamız gerektiğini öğrendik.
8. Dileğine kavuşanın sabırla hizmet etmesinin
gerektiğini öğrendik.
9. Asil, soylu, cömertlikte bulunan, bağış yapanların
(Kerem) bu özelliklerini korumalarının zor olduğunu öğrendik.
10.
Tanrı rızası için
dileğin hararetlendiği, kuvvetle gelen çalışma isteğine Şeytanın karışarak
bozmak istediğini öğrendik.
11.
Dost, arkadaş
istemenin aslında Tanrı’nın dostluğunu istemek hararetinden, Tanrı’ya olan aşktan
olduğunu öğrendik.
İşte
böyle yaren,
Sende
bu arzu hararetlenir ve yapmak için harekete geçeceğin an Şeytan gelir
-O
iş sana mı kaldı!
Vereceğini
sonra ver ne acele ediyorsun ki!
İleride sana lazım olur şimdi
ne veriyorsun ki!
Ve buna benzer gerekçelerle
senin bu iyi arzunun hararetinin geçmesini sağlar ve sonra bahanelerle,
vesveselerde vaz geçirir.
Onun için:
“ İyilik
hemen yapılmalı, kötülük sonraya bırakılmalı” öğüdünü hatırlamalıyız.
Yaren,
İyilik yaptıktan sonra dikkat
etmelisin.
Şeytan iyilik yaptığın kişiye
musallat olarak san bir kötülük yaptırmaya çalışır.
İyilik yaptığın kimsenin seni
bilmemesi daha iyi olur.
Şeytanın huyunu ve bu
konudaki davranışını biliyorsan mücadele açıkça iyilik etmekten sakınmamalısın.
“ İyilik
yaparken sağ elinin sol elinden haberi olmasın” öğüdünün hakikatini
öğrenmiş ve anlamış olduk.
*
RAVLİ