Herkes Bağdat’ın
fethi ve hanlarının galip gelmesi için kendi yaratkanına (yaradanına) yalvarsın” diye emir verdi.
Eğer bize itaat edip gelirse
devlet ve hıl’ata (yönetime) sahip olur
Gelmezse devletinin göçüp
kaybolacağını biliyorum” dedi.( Saffat 177).
Bunun için o, “ Biz onu şiddetli bir işkence ile yok ettik”
(Müzzemmil, 16) ayetindeki şiddetli işkenceyi hak etti.
(Vakıa 89) ayetinde buyrulan kimse gibi olursun ve eğer gelmeyi ret edersen kuvvetlerimi sana karşı harekete geçiririm.
Derler ki, Hülağü Han mektubu Ketbogay Bahadır’a vererek bir toplulukla beraber gönderdi.
Halife teklifi kabul etmedi;
İnat göstererek kötü cevaplar verdi.
Aynı günde Bağdat’ı alıp halifeyi esir ettiler.
Şiir:
“ Oruca devam et, çünkü o, Süleyman (Selam onun üzerine olsun) ın mührüdür.
O mührü kendi şeytanının eline verip saltanat mülkünü yıkma.”
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B.
YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
Başarısızlık durumunda
oruç tutmamız ve yaratan Tanrı’ya yalvarmamız gerektiğini öğrendik.
2.
Orucu bu işle
etkisi olacak insan ve hayvanın da katılması gerektiğini öğrendik.
3.
İsyan ve inadın
sonunun kötü sonuçlar verdiğini öğrendik.
4.
Yola
gelmeyenlerin sonunun iyi olmayacağını öğrendik.
5.
“Tırnağıyla ölümü
arayan” Kedinin aslana tırnak atarsa sonunun ölümle biteceğini öğrendik.
6.
“Burnunun ucunu
avucuyla sakatlayan” Yanlış hareket etme sonunda kendi kendine zarar
verebileceğimizi öğrendik.
7.
Dini inkâr eden
ve gerçek Tanrı bilgisini bilmeyene aç kalmak ve oruç böyle tesir ederse İmanlı
kimselerin muratlarına erişmekte çok daha etkin tesir eder.
8.
Her dediği olan,
her isteğine kavuşturan mührün: Süleyman peygamberin mührü olduğunu ve bu
mührün oruç olduğunu öğrendik.
9.
Oruçtan
uzaklaşırsan mührü şeytana vermiş olacağımızı öğrendik.
Tanrı’ya inanmak ve oruç
tutarak yalvarmak böyle sonuçlar verir.
Bu bir Tanrı’ya iman
konusudur.
*
RAVLİ