5 Ağustos 2012 Pazar

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE İÇ NAMAZ KALP HUZURUDUR

Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:

 Bize gerekli olan, kâh kılınan, kâh bir özür veya dalgınlık yüzünden erişilemeyen o zahir (Gözle görünen) namazını bir tarafa bırakmaktır.
Çok ayık ve aklı başında olan insan da bunu yapar.

 Bazen namaz kıldığını da söylemez, zaman olur ki, devamlı namaz halinde olduğunu da söyler.

 Erkekse, kadını boşayacağına yemin eder, kadınsa, elli defa Kuran’a el basarak yemin eder, doğru sözlü olur.

 Çünkü namazın zâhiri (Gözle görünen) ve bâtini (Görünmeyen fakat anlaşılan) olanı vardır.
Bâtıninin zâhiri olduğu gibi.
(Görünenin gerçeklerin içinde görünmeyen gerçekler vardır.)

 Bâtın (Bakarak görülemeyen) namazı, kalp huzurudur.
Bu halde doğru yemin etmiştir o insan.

 Hele mal dağıtmak, sadaka vermek hususunda hiç kimseye söylemeden, hatırından bile geçirmeden, ben hayırlı bir iş yaptım diye düşünmeden iyilik yapan kimse, doğru yoldadır.

 O kimse, eğer onlardan ise, başkalarına sadaka verirken öyle zannedersin ki kendisine sadaka veriliyor.
Bunda sadaka verenin bile farkında olmadığı bir kabir (Ululuk) gizlidir.
Ama elbette makbuldür bu.

 Ey Zehra!
Allah rızası için mevcut olan bir şeyi doğru söyleyeyim.
Bana sordu:
“ Ben kimim?”
“ Sen konuşan adamsın” dedim.

 Onun için bir yer düzelttik, niçin gitmez?
Bu o çocuk için mi ölüyor?

 Dedim ki:
Peygamberler de ikiyüzlülük yaparlar.
Ben onların özürlerini biliyorum.

 Ancak Allah, bunu bana daha açık göstermek istedi.
Şimdi mutsuz ise yapsın, eğer mutlu olsaydı asla beni kadıya götürmezdi.

 Şimdi mademki bahtsızdır, her ne yaparsa daha iyi olur.
Dost yüzlü, hatta sarı benizli görünür.

 Bugün, o burada başka türlü yaşayamaz.
İçiniz ondan incindi ise kız kardeşine gider, ona izin verirsiniz.

 Bu gönül asla yalan söylemedi.
Ben tekrar gönlümü gerçeklemem, bu hal beni yaralamaz.

 Gönül hoştur, biraz güzellik gönül için güvendir.
Erkek kişiye asla, ruh sahibi yahut akıllı demezler,
Ancak gönül sahibi derler.

 Bana bir tiksinti gelip de zarar vermesin diye gelmeme razı olmuyordu.
Ama gönlümün isteğine uymadım.

 Benim yârim benim gibi olmadı, hiç gam çeker miyim?
Hele çok uyanık ve akıllı olsaydı benim için bir şahlık ve devlet sayılırdı.
Hatta yüz bin yara ve mızrak darbesi alsaydım bile, yine gam yemezdim, acı duymazdım.

 Şimdi, niçin önce güler yüzle gelmedin?
İlk geldiğimiz gün, niçin ayrı düştük?

 Burada biz konuşurken her biri bizimle dopdolu idi
Her biri saf altından söz açar, en güzel cevherler saçarlardı.
Bununla beraber hepsi de güzel huylu idiler.

 Bu gün söylediğim sözlerin anlamı, şu nükteyi hatırlatır:
Hazreti Ali, her ne kadar böyle bir nükteden söz açmadı ama Hazreti Peygamber Aleyhisselâm:” Ben ilim şehriyim, Ali’de onun kapısıdır” buyurdu.

Onu övdü.
Başıyla işaret buyurarak dedi ki:
Bu dışarı çıkan bir sestir diyorlar.
Eğer bugün onu gördümse şimdi, Şems kalmıştır.
Onu da göreyim “ dedi.

 Dedim ki:
“ Mevlana’yı Tanrı erleri bile göremezler, sen nasıl görebilirsin?
Şimdi ben ona sövdüm sen de söv bakayım”
“ O melun köpek’
Köpekler onu yalasın!” diye o da küfürü bastırdı.

 Onun şeyhi bir gün başı ile işaretiyle, ne söylediğini anlayamadım, dedim, cevap verdi:
“ Kâfirler kilisede başlarıyla şöyle-şöyle yaparlar.
Elleri ile başları ile işaret ederek konuşurlar.

 Ama ben bu tanıklığı yapmaya yetkili değilim.
(Tanık: Gerçeğin kanıtlanması, yargının oluşması için olayın gidişini gören)

 Çünkü derler ki:
Şâhid (Seven, sevgili olan) o kimsedir ki, yol ortasında durmaz.
Yine başka biri yol ortasında ona der ki:
“ Bırak onu, sen onunla konuşamazsın”
Görüyorsun ki, önce o baş işareti sana neler söyledi.

                  ***

MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.   Belirlenmiş kurallara kılınması gereken namaz açıkça gösteriş olduğunu öğrendik.

2.   Taklit ederek veya başkalarına karşı güven oluşturmak maksadıyla doğru kişilerin namaz kılmayı anlamsız bulduğunu öğrendik.

3.   Kendinden bile gizlediğin başkasına iyilik yapmanın da namaz gibi güzel olduğunu öğrendik.

4.   (RAVLİ NAMAZ) yaz Google den bu konudaki yazıları okumalısın. 

5.   Namaz kıldıktan sonra kalbimizde bir huzur oluşmuyorsa, bir sevinç duymuyorsak eksik veya yanlışımızın olduğunu düşünerek düzeltmemiz gerektiğini öğrendik.

6.   Erkek için en güzel değerin gönül sahibi denmesi olduğunu öğrendik.

7.   (RAVLİ GÖNÜL KALP) yazarak Google okumamız gerektiğini öğrendik.

8.   Doğru yargıya, doğru bilgi ve tanıklıkla olabileceğini, böyle bir durumumuz yoksa bu konuda ortaya laf atmamamız gerektiğini öğrendik.

9.   Eğer seviyorsak, sevgili kabul etmişsek sevgilinin yanında olmamız, ortada davranışlardan kaçınmamız gerektiğini öğrendik.

 İşte böyle yaren,

 Konuşacağımız bir konuda sağlam bilgi, sağlam gözetim yoksa yani delilleriyle gösterme olanak yok ise susmamız gerekir.

 Seviyorsak, beğeniyorsak yabancı biri gibi davranmamız ayıplanır ve bize korkak, yalancı gözüyle bakılır.

 Her işimizde de orta yolu izlememiz Müslüman’ın izlemesi gereken yoldur.
Ancak sevdiğimiz kişi olursa saklanmamamız, ayıplarını, kusur ve suçunu örtmemiz gerekmektedir.

 Sevgi ispat gerektirir.
Aşk o uğurda can vermek gerektirir.

 Ortaya attığımız sözün arkasında duramıyorsak, kanıtlamıyorsak bize düşen fedakârlığı yapmıyorsak palavracı oluruz.

Yani asılsız, uydurma, gerçeğe aykırı sözü gerçekmiş gibi söyleyen biri olarak tanımlanırız.

                       *

RAVLİ

Popüler Yayınlar