Bana mal ve makam vaat edenler, sözümü dinlemez ve anlamazlarsa (Bir olayı iyice dinleyip anlamak)bundan
nasıl hoşlanabilirim?
İnsan öyle kimselerden hoşlanır ki, sözümü dinler ve
anlarlar.
Çünkü arıyordu.
Yapabilir miyim diye dikkat ederim ki, araya bir engel girmesin.
Yahut da bir tepe üzerinde namaz kılıyordu.
Başka bir anlatışa göre de bir kır ata binmiş olan Hızır, deniz üzerinde yürürken, uzaktan onu gördüler.
Bu söz başka bir kul hakkında söylenmemiştir.
O ilim medresede öğretilmez, tekkede okutma yolu ile kitaptan öğrenilmediği gibi hiçbir Tanrı kulundan da elde edilemez.
Onunla yoldaşlık yapmağa güç yetiremem.
Bundan dolayı beraber gelemem.
Birbiri
ile konuşmaya başladılar. Musa:
Hızır,
Musa’ya bir şeyler sordu” Bana uyacak mısın?”
dedi.“ Her ne buyurursan seni dinlerim” diye cevap verdi.
O
Hakkı bulmuş olan, onunla konuşmak şerefine eren yüce peygamberdeki niyaz’ı gör
ki (Alçak gönüllü davranışı) Hızır ona:
“
Sana anlatacağım” yani “ Seni uyandıracağım” dedi.
Şimdi hikâyenin alt tarafını anlatmak bana borç oldu.
Ama
başka bir vakit anlatacağım.
***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
***
Neler öğrendik:
1.
Bir sözü veya
olayı dikkatlice dinleyip anlayanlardan hoşlanıldığını öğrendik.
2.
Konuşulan bir
konuyu ilgisiz, üstünkörü veya önem vermeden dinlemeyenden hoşlanılmadığını
öğrendik.
3.
Söylenen bir
sözü, verilen bir öğüdü benimsemek, davranışlarımızı bu yeni işarete ve
aydınlatılmış yola göre davranışlarımızı uydurmamız gerektiğini öğrendik.
4.
Büyüklerimizin
bildikleri veya yaşayıp tanık oldukları bir şeyi anlattığı zaman o anlatımın
bize yolumuzu aydınlatacak, yanlışlığa düşmememiz için ve işimize yarayacağı
için anlatıldığını anlamamız gerektiğini öğrendik.
5.
Bir şey anlamadan
dinlemenin dinlemek olmadığını öğrendik.
6.
Büyüklerin daha
büyük olanı aradığını öğrendik.
7.
Aradığımız bir
şey varsa önce yapabilir miyim diye dikkatlice değerlendirme yaptıktan sonra
karar verip, araya bir şey girmesine dikkat edip ulaşmaya çalışmamız
gerektiğini öğrendik.
8.
Tanrı katından
ilim ve rahmet alanların bilgi ve yeteneklerinin okul ve kitap bilgisi ile
edinilemeyeceğini öğrendik.
Mevleviler tarafından çok kullanılan bir tabirdir.
Kendi mumunu (Veya kandilini) diğer bir mumdan yaktığın zaman uyandırma olur.
Kendisine yanlışsın, zarar göreceksin, dikkat et, tutsak olma, yanlış tercih yapıyorsun ve bunun gibi sayısız şeyler söylesen sana:
“ Doğrusun, haklısın, evet der, başını sallayarak tasdik eder ve yanından ayrılır”
Sen bu duruma kızar gereksiz görülen zarardan üzülürsün.
Yaren,
Kızma onun yürümesine, konuşmasına, yiyip içmesine bakarak uyanık sanma, o uykudadır, seninle rüya âlemindeki gibi konuşmuş, görüşmüştür.
Üç adım uzaklaşınca o başka
rüya görmeye başlar ve seninle konuştuğu rüyayı unutur.
*
Halkı uyandırmak peygamberin görev ve yetkisidir.
*
RAVLİ