Hangi niyetle iş görür?”
Sen de umum istekler arasındasın.
(İşin aslını gösteren delilin yeterli bulunması)
Her türlü pişmiş et gaz
yapar, ama bunda pek az gaz vardır.
(Ortaya çıkarılıp işlenmiş
bilginin verdiği rahatsızlık)
Ama ona
İsa Peygamber üfler ve kalbiyle onun dirilmesini isterse, o uyanır.
Lakin onu yalnızca sarsar da uyandırmak niyetinde olmazsa o zaman ne olur?O zaman o kimse direnmeye başlar.
Bana dedi ki:
“ Ben her zaman Bedreddin’in
evine giderken hep seni çağırırım.Sen niçin abdest almaya giderken beni çağırmadın?”
“Yoldan mı?” dedim.
“ Yoldan” dedi.
Yiğitler gerektir ki bu dağları kökünden kazısınlar (Nefislerinin yüksekliğini düz etsinler).
Dinde ve işte geri kalmışlardır.
“ Emrolunduğun gibi doğru yürü” buyurdu ve işaretle
“ Hud suresi ve benzerleri, beni ihtiyarlattı” diye yakındı.
Bu bir feryattır.
(Emrin sözünü önemser ve emre göre davranır)
“ Evet” dedi.
“ O Ayaz ki, köpeklere karşı bile sevgi ve şefkat besler, kendi gözünün nuruna karşı nasıl sevgi beslemez?”
Şimdi bizim sözümüzü üzülerek
tekrar söyler ve ondan faydalanır.
***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
***
Neler
öğrendik:
1. Tekkenin genel isteklere hitap etmediğini öğrendik.
2. Değişik görüşe ait bilginin içselleştirilmesinde
kişilere farklı oranda rahatsızlıklar verdiğini öğrendik.
3. İnsanları uyandırmanın her insanın yeteneği olmadığını
öğrendik.
4. Tanrı nasıl emrettiyse öyle davranmamız gerektiğini,
kraldan çok kralcı olmamamız gerektiğini öğrendik.
5. Cevher olan kişinin nazlı olduğunu, ona hizmet ederken
çok dikkatli olmamız gerektiğini öğrendik.
6. Emrin sözünü ve özünü değiştirmeden çünkü değerli olan
onun sözüdür diyerek emri yerine getirmemiz gerektiğini öğrendik.
7. Şems Hazretlerinin doğru sözlerinden çok kişi
üzüldüğünü, çünkü doğruyu öz eleştiri yaparak bize söylediğinden dolayı
irkildiğimizi, çünkü ikiyüzlü, hayal ve çıkarlar için söylenilen ve bizi
şaşırtan sözlere alışık olduğumuzdan, Şems Hazretlerinin Tanrı’nın emrettiği
gibi söylediğini için kızacağımızı fakat işimize yarayıp hayatımızda
kullanacağımızı öğrendik.
Yeni bir doğru bilgi
geldiğinde ilk tavrımız bu bilgiden kaçmak olur.
Çünkü doğru eskiden doğru
kabul ettiğimizden kurtulmak, yeni doğruyu koymak zor iştir ve insana zor
gelir.
Çünkü o kişi kendinin üstüne
örtü örtmüş hiçbir ışığın aydınlatmasına dayanamayacak kadar zayıf durumdadır.
Yahut korkudan kendi etrafına
savunma amacıyla duvarlar yapıp kendini hapsetmiş kimselerdir.
Yani yaren öncelikle
kendimizi düzeltip örnek olacak şekilde yaşamalıyız.
Uyanmak isteyene karışma
bırak uyusun, uyarmaya kalkarsan düşmanın olmasa bile senden uzaklaşır.
Ancak o isterse faydalı olabileceğini bilmeliyiz.
*
RAVLİ