13 Ağustos 2012 Pazartesi

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE TEMİZLİK

Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:

 Ömründe hamam yüzü görmemiş, vücudu ter ve kir kokan edepsiz bir adamı, Gazneli Sultan Mahmut huzuruna kabul etmedi.

 Hazreti Muhammed (s.a) ki Mahmut’un mübalağa sığası ile ifadesidir, yani ondan pek yüce bir mertebededir, öyle adamları nasıl kabul eder?

 Nihayet büyük erlerin ruhları hazırdır, yaşayanları görür, onlara yardımcı olurlar.

 Bir kimse nasıl edepsizlik yapar da, dergâha layık olmadığı halde
Hazreti Muhammed (s.a) hakkında söz söyleyebilir?

 Bu şu sebepten dolayı imkânsız görünüyor.
Çünkü sen hep kendi mektubunu okuyorsun, O hazretin mektubunu okumuyorsun, yani ona kendi halinden kıyas yapıyorsun

(Onu kendi nefsinle karşılaştırıyorsun).
O’nun kıyasını, kendi haline uydurmuyorsun.

 Bu konuda şöyle buyuruyor:
“ Benim dış görünüşüm, batınlarının (İç âleminin) yarattığı yerden yaratılmıştır” İşte bu:” Başkalarının” sözlerinden anlaşılan, velilerle nebilerdir.

Yani onların kalpleri ve batınları (İç âlemi) ile bildirdikleri şeyler, benim için zahir (Dışa çıkan, görünenlerin) bilgisi sayılır, demektir.

 Yine onların batında (İç âleminde) gördüklerini Hazreti Peygamber zahirde (Dışa çıkan, görünenleri)  görür.

Kendisinden söz söyleyen kimse, kendi benliğinden dışarı çıkmıştır.

 Kendi kendine der ki:
Bunu düşünebilmek için kafamı idare eden zabıta kuvveti, kendi yuvasından dışarı çıkmıştır.

 Ey gönülleri ve gözleri dilediği tarafa döndüren Ulu Tanrı!
Kalbimi dinin üzerinde sabit kıl!”
Bu dua da başkaları için bir dilektir.

Yani böyle bir olayla karşı karşıya gelirseniz, Allaha böyle yalvarınız demektir.

 Eğer iş böyle değilse sen,  kitapla gönderilmiş olan en büyük Tanrı Peygamberi hakkında yanlış düşünceye kapılır, onu öylesine nefsine düşkün, korkak, nefsinin fitnesinden feryat ediyor sanırsın.

Hâlbuki onun gönül evinin etrafında hiçbir ihtisapçı (Zabıta kuvveti) dolaşamaz.

 Zındık (Tanrı’ya ve hesap gününe inanmayan) bile bilir ki, onun için korku yoktur.
Ama o sözü kendine söyler.
Söz başka yere gitmez.

Nasıl ki şair:
Kendimle hoşum, bundan sonra da ben kendi kendime yaşayacağım” demiştir.

 Bu noktada başka bir sır daha vardır ki, hazreti Peygamber onu hazreti Ömer’den gizledi.
Ama bu, ondan bir şey esirgediği için değildi.
Ancak daha vakti gelmemişti.

 Eğer o zaman bunu Ömer’e açıklasaydı halifelikte şaşkın bir hale gelirdi.
O sözün manasını kavramak mümkün olmazdı.

Şeriat zahirdedir (Dışa çıkan, görünen, söylenen).
Onu (Şeriatı) âlemde yaymak gerektir.

Benim sizden istediğim, içinizdeki coşkunluğu, derin duyguları dışarı atmanız, açığa vurmanızdır.
Sarhoşluk da ayıklık da ortaya çıksın.

Benim istediğim hal sende var mı?
Nerede?

Ben bu işleri senin önünde kendi kendime yapıyorum ki göresin de sırrı açığa vurasın!

Seni ibrik gibi kaldırıp gezdireyim, oraya götüreyim de geniş yeni hırka ile işleri yapasın ki batının (İç âlemin) da sağlam kalsın. 

                  ***

MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.     Peygamberimizden beden ve ruh sağlığı ile terbiye öğrenmemiş, bunların muhakkak kendim yapmam gerekir diye sevip, benimseyip, yapmayanların kişiler ve toplum tarafından kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bunların büyüklerimizin hikâyelerini aktarsalar bile kabul edilmediklerini öğrendik.

2.     Kendi ölçü ve değerlerimize göre başka birinin sözünü veya yaptığını değerlendirirsek bu değerlendirmemizin kabul edilmeyeceğini öğrendik.

3.     Bir kıyaslama yapacağımız zaman kendi benliğimizden sıyrılıp, yüksek değeri olan şahsiyetlerin bilgi ışığı altında ölçü ve değerler bütünü içine alıp düşünmemiz ve ifade etmemiz gerektiğini öğrendik. 

4.     Velilerin ve nebilerin sözlerinin Peygamber efendimizin iç âleminden dışa çıkarttığı bilginin sözünün anlaşılır olması için olduğunu öğrendik.

5.      Duanın etken olması için yalvarış şeklinde olması gerektiğini öğrendik.

6.     Peygamberlerin nefsin tesirinde hiç olmadan konuştuklarını, bizim ise nefsin tesirinde olarak o sözleri yanlış anlayacağımızı ve yanlış yorumlayacağımızı öğrendik.

7.     Kendi kendimize söylediğimiz sözlerin kendimize hoş geldiğini, ancak başkaları hakkın söyleyeceğimiz sözlere çok dikkat etmemiz gerektiğini öğrendik.

8.     İçimizdeki duygu ve düşünceyi büyüğümüze açıklamamız, hiçbir şeyi saklamamamız gerektiğini, onun bizi temizleyip düzenlenmesine ortam sağlamamız gerektiğini öğrendik.

9.     Şems Hazretlerinin elimizden tuttuğu gibi Tanrı huzuruna yanında çıkardığını, Tanrı âlemini gösterip öğreteceğini, sonra âleme söz söyleyecek duruma getireceğini öğrendik.

 İşte böyle yaren,

 Kısaca yolu anlamak için aşağıdaki bloğa Google den gir ve dikkatli oku ve uygulamalısın.
RAVLİ TARİKATÜ’L¬-ARİFİN RİSALESİ’NİN TENKİTLİ METNİ

 Ve aynı blokta Sultan Divani Mehmet Çelebi Hazretlerinin Mesnevi’sini okumalısın.                                     

                                   *

RAVLİ

Popüler Yayınlar