Bunlar hep benim sözlerimdi,
siz bu bir hadistir sandınız.
Siz bunu nasıl söylüyorsunuz
ki sen bize çok iyi bir efendisin ama biz sana karşı kötü kuluz.
Güzel efendilik yönünden
bizim kötü kulluğumuza karşı bizi esirge!
Nara atan sarhoşa, az iç! Diyorsun.(Tanrı’ya hitap)
Ey ham sofu!
(Olgunluğa ulaşamamış görsel
ibadetle uğraşan kişi)Su aşağı doğru akıyor.
( Bize hayat veren, hayatımızı devam ettiren, besleyen kuvvet verenin hareketinin yukarıdan aşağıya doğru olduğu)
Amber kokulu sağlam pabucu onun önüne bıraktım.
Ansızın parmağım ayağına değdi.
Ateşte kızmış bir kızıl demir gibi olmuştu.
Beyit:
Çok damlacıklar, çiy
daneleri gördüm,Ben onda Samiri ile danası gibi kaldım.
(Şaşkın, anlamsız söz
söyleyen yani böğüren sesler çıkardım)
«Dünya
bir oyuncaktır» dedi.
Bugün eğer onunla
geçinemiyorsan bari yapma, açıktan gösterme bunu, beddua etme.
Allah’a ısmarlayıp onu incitme.
Çünkü o görünüşte her şeye katlanır gibi gösterir ama içinden Allaha havale eder.
Öyle olur ki bizim nefesimizi
keserler, ağzımızı tıkarlar yahut bu gece aralarında konuşur belki de
öldürürler.
O dedi ki:
«Ben sığınacak yerimi gördüm.
O geniş yolda kandan başka saldırganlığa karşı cesaretli oldum.
Onun düşmanı gibi ve yeşil toprak oldum.»
(Tanrı büyüklüğü içinde kendini
yer edinenin cesaretli olması gerektiğini, öldürme hariç diğer konularda
cesaretli davranması gerekmektedir)
Her gezegenin,
öteki gezegene kavuşmasından bir Burç doğar.
Erkeğin kadınla birleşmesinden nasıl insan doğarsa, elbise ile insan bedeninde
nasıl sıcaklık olursa, iki birleşmeden de bir şey
meydana gelir.
Yaydan kirişi çıkarırsanız ne
‘iş görür?
Ancak onun kulağını
bükerlerse o zaman yaralar.
Söz ağızdan çıkar hiç bir iş
ve muamele yoktur ki, o
«Ben yoksulların yoksulu,
düşkünlerin düşkünüyüm Allah benim nefsimi sizden iyi bilir?» demesin.
Bir kimse sana bu sözü
söylerse sen de ona söyle ki:
« O
sensin kıskançsın, kıskançlıktan dolayı da böyle coşuyorsun. Sen kendine de haset (Çekemiyorsun) ediyorsun.» işte her kim sana bu türlü söz söylerse, de ki:
«O sen değil misin?
Sen o yılanın başısın!»
Biri sordu:
«İblis kimdir?» «İblis sensin!» dedim.
Eğer Cebrail kimdir diye
sorsaydı, o sensin derdim.
Her kim sana, falan kişi seni
övdü derse, de ki;
«Hayır, beni sen övüyorsun da
onu bahane ediyorsun.» Ona söyle sen onun sözünden ne anlaşıldığını nereden bileceksin?
Onun manası nedir acaba ne maksatla söylemiştir?
Bütün gün benim konuşmalarım da bu kıskançlık üzerinedir.
Ama ötekinin kıskançlığı onu
cehenneme götürür.
Ben bir hizmet görüyorum,
ondan dolayı da bana kıskançlık ediyorsun ki ondan vazgeçeyim, geri durayım.
Efendi ev sizindir.
(Dilediğin gibi davran)
Siz gitmeyin, ben gider ve
size Kafdağı gibi teşekkürlerimi sunarım. Mevlana’nın sohbetinden, onun
şerefini omuzlarımda taşıdığım halde ayrılayım, tekrar teşekkürler sunayım,
özgür kalayım.
Bendeki ahmaklık öyle bir
kerteye geldi ki.
Eğer Musa Aleyhissalam gelse
de:«Benim dilediğim o ümmeti bana göster,» deseydi, ona
«işte budur!» diye gösterirdim.
Kendi kendime adakta
bulundum.
Eğer bu durumdan kurtulursam
gizli, aşikâr neyim varsa sadaka vereyim. Şimdi ey düşmanlar bana bir hile yapamayacaksınız!
Bana kuracağınız tuzakla şu
Kaf dağını kaldırıp omuzlarıma yükleseniz, buna bir kat daha ekleseniz ve
bunları hiç kaldırmasanız bile yine benim için bir can rahatlığı olacaktır.
Ömrümüzü hep kadın sevgisi
oyunları ile geçirdik.
Allah kitabını arkamıza
attık.
O ilâhî kitabın
hesabını nasıl vereceğiz?
İnsan olan kimse de
o kitabın ayetidir.
O ayet içinde ayetler vardır.
Yahudi’nin biri bazı Kuran ayetlerini
ezberlerdi, Bağdat’ta kadılık yapıyordu.
Yıllarca yer altında bir takımadamlar,
silâhlı kişiler gizlemişti. Halife bu hali haber aldı ve onu yakalattı.
Karanlıkta yürüyen
yolunu şaşırır derler.
Kadir gecesi «İnnâ Enzelnâ» suresinde bir kaç ayette işaret buyrulmuştur.
O bin aydan hayırlıdır.
Ayın on dördüncü gecesinden daha aydındır.
Ama aylar arasında gizlenmiştir.
Çok parlak olduğu için gizlenmiştir o Kadir gecesi.
Ama zamanı gelmeyince ne
yapar.
Ben hoşum, nasıl hoş olmayayım.
Şimdiye kadar beni hiç kimse inkâr etmedi ki, arkadan Allah’a yakın yüz binlerce melek, gerçeklemesin.
Bana asla bir kimse cefa
etmedi, kötü söz söylemedi ki, celâl (Büyüklük) ve ululuğu en yüce olan Allah,
o kötülüklere karşı beni binlerce defa öğmüş olmasın.
Sonra benden ayrılmayan, bana yabancı kalmayan bir kimse yoktur ki, ona
ulu Allah(M. 156) binlerce yakınlık göstermiş olmasın.
Her kime öğüt yoluyla bir söz
söyledimse bana o sözün karşılığını verdi.
Yüz bin gerçek Allah eriyle
Hakka yakın erenlerin canları önüme gelip baş koydular, beni kutladılar.
Bana «Dünya müminin
zindanıdır,» anlamındaki hadis biraz garip geliyor.
Ben zindan görmedim. Ancak hep gönül hoşluğu ve saygı gördüm.
Hep devlete kondum.
Ben niçin kendimi o kadar aşağılık göreyim?
Ben sanki bir inciyim, pislik içine düşmüş bir mücevher gibiyim. Şimdi sanıyorum ki o durumdan kurtuldum.
«Ey Müslümanlar!
Harekete geçin, kımıldayın ki
biz de kımıldanalım…»Hayır, bu yanlış değil, Allah da böyle buyurdu.
Her dilden türlü-türlü hüner
ve marifetleri benim elime verdi. Parmağını kulağına kadar kaldırdı.
«Allah’tan başka Allah
yoktur» dedi.
Ben sana ne dedim, ben o gün
gider bir nargile içerim, sonra cübbe giyer ve bunu mendile koyanım.
Seni bağda çağırıyorlar niçin
acaba! Gel de kulağına söyleyeyim.
Şiir:
Nedir bu kanlı
yaşlar, neden? Diyorsun bana.
Mademki soruyorsun,
gel anlatayım sana!
Şimdi anladın mı?
Bunu hep senin için
soyuyorum. Olmaya ki kimse işitsin, senin için söylediğimi anlasın zamane fenadır.
Bir delikanlı vardı, ona
Zeynep hikâyesini sonuna kadar anlattım. Onun işine çok önem vermiştim,
istiyordu ki bir kaç gün orada, o sözü sonuna kadar tekrarlasın dursun.
Anladım, «hayır» dedim.
«O halde bütün bunları senin
için söylediğime neden inandın da anlamak istemiyorsun,» dedi.
«Evet,» dedim, «Anladım” dedi.
Sonra “ Tekrar söyle » dedi.
«Onu Mevlana’ya söyleyeyim de
sana tekrarlasın» dedim.
***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
***
Neler öğrendik:
1. Tanrı’dan yaptığımız yanlışlara rağmen korumasını
kaldırmamasını istememiz gerektiğini öğrendik.
2. Sarhoş veya bakımsız görünenlerin vücudunun burada
olduğunu, kendini düşünceler içinde uğraşı verdiğini öğrendik.
3. Dünya’nın bir oyuncak olduğunu, dünyaya gelenlerin bu
oyuncakla oynadığını, bu oyunu oynayanların oyun tarzından kızmamamız, hoş
görmememiz gerektiğini öğrendik.
4. Herkesin kendine göre bir oyunu olduğunu, incitmememiz
gerektiğini, incittiğimiz bize tepki vermiyorsa şikâyetini Tanrı’ya havale
ettiğine, Tanrı’dan da değişik cezalar geldiğini öğrendik.
5. İki kişinin birleşmesinden, işbirliğinden yeni bir şey
elde edildiğini öğrendik.
6. Kimi arıyorsak,
soruyorsak o kişi gibi olmak arzusunda olmak istediğimizi öğrendik.
7. Birini öğenin
aslında kendini övdüğünü öğrendik.
8. Birbirini sevip Tanrı emri ve peygamberin sözü ile
birleşenlerin birbirini kıskançlığı insanı cennete götürdüğünü öğrendik.
9. Çekememezlik yüzünden yapılan kıskançlığın insanı
cehenneme doğru götürdüğünü öğrendik.
10.
İstediğimiz gibi
davranabileceğimizi ancak sonuçları kabul etmemiz gerektiğini öğrendik.
11.
Söz söyleyenin
kast ettiği anlamı herkesin doğru anlayamayacağını öğrendik.
12.
Musa Aleyhisselam
kendisine inananların Tanrı’ya bağlı hareket etmelerini istediğini öğrendik.
13.
Tanrı kitabını
daima gündemde tutmamız gerektiğini öğrendik.
14.
Sahtekâr
hainlerin de Tanrı kitabını bilip kendi amacı doğrultusunda pis işler için kullanabileceğini
öğrendik.
15.
Hayırlı olanın,
parlak olanın gizlendiğini öğrendik.
16.
Tanrı yaklaşmak
ve yönelmekle acele etmemiz gerektiğini, bir yönü ve tarafı belli olmadığından
çarçabuk bulunamayacağını, uygunluktan olgunluğa ulaşıldığı zaman zamanının
geleceğini öğrendik.
17.
Şems
Hazretlerinden ayrılmayana, yakın olana Tanrı’nın yakınlık göstereceğini
öğrendik.
18.
Tanrı’ya
yaklaşmak ve ulaşmak için çalışırsak Şems Hazretlerinin de bize yardım
edeceğini öğrendik.
19.
Bizi neden
çağırdıklarının gizlenenini Şems hazretlerinin başka bir kimse işitmeden
gizlice bizim kulağımıza söylediğini öğrendik.
20.
Zamanın
insanlarının anlatılanları anladım sandığını oysa anlamadan anladım dediklerini
öğrendik.
Tanrı’ya
yakın büyüklerin öğütlerini önemsemeden, Tanrı kitabına önem vermeden bu
dünyada mal, mülk, para, makam gibi oyuncaklarla oynayıp, oyuncaklarını
çoğaltmakla uğraşanların çok olduğunu öğrendik, anladık.
Tanrı’ya
yaklaşmak ve yönelmek suretiyle çok şeyin hakikatini öğrenip gerçek değerini
anlayabileceğimizi öğrendik, anladık.
Tanrı erlerinin ister yaşasın
ister ahrette olsun gönül bağı kuranlara yardım ettiğini öğrendik, anladık.
Hayırlı işlerin ve parlaklığa
sahip olanın kolayca görülemediğinden bunları görmek için bakış açımızı
genişletmemiz ve gözümüzü güçlendirmemiz gerektiğini öğrendik.
Tanrı yoluna girmek için
acele etmemiz gerektiğini ve bu işlere zaman ayırıp çalışma içinde olmamız
gerektiğini öğrendik.
İncittiğimiz kimselerin
karşılık vermediği zaman, bize karşılık olarak verilecek cezanın Tanrı’dan
verileceğini öğrendik, anladık.
Bir şey elde etmek istiyorsan
bilen birini bulmalısın.
*
RAVLİ