18 Ağustos 2012 Cumartesi

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE İLHAM

Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:

 Bende öyle ateşli bir hal var ki, hiç kimse bu duruma katlanamaz. Ancak benim sözüm dinleyene merhem olur.
Halk arasında kabul edildikçe kuvvet bulur.

Bir gün, o da bu hale düşerse sonucuna katlanır.
İş adamı, yaptığı işte yetkili olmak gerektir.

 Öyle kişi ne acımakla, ne gam çekmekle kendini yorar ve hiç üzülmez.
Yola koyulunca her an ayağı kaymasın diye dikkatle yürür.
Çünkü babadan kalma o hata bir kere işlenir.

 İnsan bir kere yanıldı mı arkasından hemen pişman olur.
Artık bir daha yanılmamak için tetik ve uyanık davranır.

Yanılsa bile ona fazla önem vermez, düşünmez.
Çünkü zaman geçtikçe üzülmenin ve gam çekmenin bir faydası olmadığım anlar.

Diyelim ki, savaşta bir adamın eli yaralanmıştır.
İlk defa buna çok acı ve üzüntü duyar, ağlar, ama ne faydası olur?

Ancak tedavi için bir cerraha, bir hekime koşar yahut hiç ağlayıp sızlamadan bir kırıkçıya para vererek kuru sargı ile bağlattırır.
O pansumanın verdiği rahatlık sonunda iyi olduğunu sanır.

 Mevlana’da, ledün ilminden sözler vardır.
O konuşurken sözlerinin kimseye bir faydası olup olmadığını düşünmez.
Ama benim çocukluğumdan beri Allah ilhamı olan bir halim vardır.

Birini sözle terbiye edersem kendi benliğinden kurtulur. (M. 144) Daha fazla ilerler.

Bu şeyh, Haktır.
Allah kullarından kimi iş adamı, kimi de söz eridir.
Siz benim için birer örnek iş adamısınız.

İçinizden söz adamı da çıkaracağım.
Ancak bu daha yenidir.

Kendisinde iş adamı olmak gücü bulunan kişi konuştuğu zaman, sözü iş kuvvetiyle birleşir, ona göre iş görür.

Ben Tekkeye daha çok onu yakalamak için giderim.
Eğer avlayabilirsem selâm ve saygıyı, son derecesine vardırırsa, başka bir zaman yine giderim; onu avlamak için yine yakalarım.

Ben Hak yoluna çağırmakta serbestim.
Ama Hazreti Peygamber, bu işe memur olduğu için, «Hûd suresi, beni kocalttı,» buyurmuştur.

Ben bu konuda zorunlu olmadığım için Allah’ın, «Emrolunduğun gibi davran!» fermanı beni ancak gençleştirir.
Çünkü hadisteki «y» harfinden bir nokta düşünce kelime gençlik anlamına gelir.

Düşen ikinci nokta birinci nokta ile yan yana gelince birleşme meydana gelir.
Ama bağımsızlık söz konusu olunca birleşmeye ne gerek var diyeceksiniz.
Ama Allah’ın işlerinde hiç bir zorluk yoktur, ona göre hiç de güç değildir.

Mevlana, «Yaratıcıların en güzeli olan Allah, seni mübarek kılsın!» diye dua eden kişinin elini öptü.
O dininden mi döndü?

Bilmedi ki o, Hazreti Peygamberin nurunun ışığı ile Hazreti Ömer’in dilinden konuştu.
Nasıl olur da dininden döner?
Görüyorsun ki o söz onun değildir.

Muhammed’in (S.A.) hesabına Ali konuşmaz, çünkü Cenabı Hak hep Muhammed’in (S.A.) diliyle konuşmuştur.

Bugün de öyle değil mi?
Sana ne diyeyim ona ne söyleyeyim.

Dünya ve ahret durdukça şehvet duygularından uzak bir sevgi vardır ki, buna hiç bir şey engel olamaz.
Dün sizi hayırla anıyorduk.

 Ben hep böyle yapabilir miyim?
Bunda asla günah olamaz.

İster inkârlı olsun, ister inkârsız, ben bundan sonra bu mesele üzerinde durmuyorum.

 Bana yaramazlık etmeye başladı ama yine de beni sevdi.
Ne olur birer-birer söyleyin ne olur?
Dost mu istiyorsun, yoksa aydın sabahlara eriştirecek sâm mı?

Rubai:
Ey can bugün bütün umudum sensin!
Başka sevgililer de var, ama asıl gönlümü yakan sensin!

Cihan halkı Nevruz bayramı ile sevinç içinde,
Bugün benim bayramım da, Nevruzum da sensin!

 Şiir:
Bahar mevsiminde yârin gül yanağından uzak düştüm,
Bana hayat neye yarar, yeşilliklerden bana ne?

Bağdan yeşillik yerine diken topladık,
Buluttan damlacıklar yerine taş yağdı.

                  ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.   Mevlana Hazretlerinin sözlerinin gıda gibi olduğunu öğrendik.

2.   Şems Hazretlerinin sözlerinin yaraları iyileştiren merhem gibi etki yaptığını öğrendik.

3.   İşimizde yetkili olmak gerektiğini, yani işi yasalara göre yürütmeyi sağlayan doğruluğa, insafa ve adalete sahip olan bir kararlılıkla yapmamız gerektiğini öğrendik.

4.   İşini doğru, insaflı, adaletli yapan kişinin vicdanın rahat edeceğini öğrendik.

5.   Aynı şeyde bir kere hata yapılabileceğini, pişman olup daha sonra çok dikkat edip aynı hatayı yapmayacağını öğrendik.

6.   İlk yanlış yapanın acı çektiğini, üzüntü duyduğunu fakat bunların bir fayda vermediğini anlayarak ve kabul ederek yanlışın verdiği zararı en aza indirmeye çalışacağını öğrendik.

7.   Şems Hazretlerinin peygamberlik gibi bir görevi olmadığından davranışlarında özgür davrandığını öğrendik.

8.   Şems Hazretlerinin bir yetiştirici bir eğitmen olduğunu öğrendik.

9.   Mevlana Hazretlerinin hitabının genel olduğunu, Şems Hazretlerinin sözlerinin kişiye özel olduğunu öğrendik.

10.                  Hazreti Ali’nin ilham yoluyla Tanrı ile konuştuğunu öğrendik.

 İşte böyle yaren,

Allah Peygamber efendimizin dilinden konuşarak söyleyeceklerini söyledi.
Sahabeler de Peygamber efendimizin sözlerini öğrenerek dini ve yaşamı oluşturdular.

Hazreti Ali, Hazreti Ömer, Hazreti şems peygamber efendimizin söylediği Tanrı sözlerinden dışarı çıkmamakla beraber oluşan yeni durumlarda özgürce Allah ile ilham yoluyla konuşarak doğru davranışları uyguladıklarını ve bizim yolumuzu aydınlattıklarını öğrendik.

Kaynak Allah, hüküm Allah’ındır.
Kimi Peygamberimizin söz ve davranışından hareketle yeni çıkan durumlara doğru uygulama hükmü çıkarmaya çalışmışlardır.
Bunlara sahabe diyoruz ve sahabelerin anlatımları dikkate alanlar diyoruz.

 Kimi de Ayetlerden, hadislerden ve diğer din âlimlerinin manadan mana çıkarma yoluyla değil bizzat Allah’a sorarak ilham yoluyla hak ve hakikati uyguladıklarını öğrendik, anladık.

 Taklitçilikten kurtulmak için işin hakikatini öğrenmek ve anlamak gerekiyor.
Hakikati öğrenen kişi de hakikatin ışığı ile olan yeni durumlarda doğru kararlar vererek uygular ve iyi sonuçlara ulaşır ve ulaştırır.

Bu işi böyle yapacağım Allah böyle yaptığıma ne der” diye kendi kendine sorduğun zaman bu işi Allah’a sormuş oluyoruz ki Allah da bize ilham yoluyla doğruyu gösterir ve yaparız.

İlham aldığımız zaman hemen uygulamazsak nefsimiz ve Şeytan işin içine karışarak bulandırır, kararsızlık, şüphe oluşturur.                                  

                                 İLHAM

Allah tarafından insanın gönlüne bir şeyin doğmasıdır.
Peygamberlerin gönlüne gelen ilahi düşüncelerdir.

 İblis kişiye bu yolu kullanarak musallat olur.
İblis vesvese ve kuruntuları ilahi mesaj gibi sunar.
(Dikkat et!)

Sen bu konuda bilgisiz isen farkında olamadan İblisin vesvese ve kuruntularını doğru kabul eder savunuculuğunu yaparsın.

Kalbine (Gönlüne) doğan herhangi bir şeyin din hükümlerine uygun ise Tanrı ilhamıdır.
Şeytan yanlışı iyilik gibi göstererek yaptırır.

Şüphen oluşursa Euzu besmele çekerek Allah’tan bu mesajın doğrulanmasını istemelisin.
(Euzu besmele çekilince şeytan bir zaman uzaklaşır sonra tekrar musallat olur.

Onun için iyiliği hemen yapın, kötülüğü ileriye bırakın diye önerilmiştir.)

Gönlüne bir sıcaklık geliyorsa Allah’tandır, soğukluk geliyorsa ya iblisten ya da kendi vesvese ve kuruntundandır.
Şeytanın bir adı da ilham derler ki bundan tehlikesini iyi anlamalıyız.

 Yanlış bir şey yaparken veya yanlışa niyetlenirken yapma, yanlış diye içinden bir uyarı alırsan kendi iman kontrolünden oluşan ve gelen bir uyarıdır yani ilham değildir.

 İlham sırdır ve saklanır.
Uygun olmayana söylenmez.
Uygun olana da üstü örtülü söylenir.

 Her insan ilham alır ama nefsinde kaybolur.
Ancak nefsini temizlemiş olanlar gönül aynasında bu ilhamı görürler ve yararlanırlar.

İlham almak için evliya olmak, veli olmak gerekmez.
Gönlünden çer-çöp dediğimiz dünyalık isteklerden kendimizi temizleyerek gönlümüzü ilhama hazır etmeliyiz.

                                   *
RAVLİ

Popüler Yayınlar