3 Ağustos 2012 Cuma

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE YÜZ YÜZE SEVİŞMEK

Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:
 Mutlu insan o kişidir ki, bir kula rastlayınca Hızır ve Musa olayını gönlünde saklayarak onu kendine önder sayar.
Zorunlu hallerde, şeraitte fetva vardır.

 Hep perhiz yapan, bir şey yiyip içmeyen ölür.
Çünkü o hal Müslümanlarda görünmektedir.
Bizim şehrimizde de böyle idi.

 Zahitlerden (Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren, dünya işlerine önem vermeyen kimseden) biri hastalanmıştı.
İlaç içmesini tavsiye ettiler.
Sofuluk (Dinin buyruk ve yasaklarına bütünüyle uyan) gayretiyle ilacı içmedi ve öldü.

 Başka bir zahit, onu rüyasında görmüş ve şöyle anlatmıştı ki:
Yüzünü kıbleden çevirmişti, uykuda son derece bir şaşkınlıkla koştum, parmaklarımla mezarın toprağını kazdım.

 Aşağıya bakıyordum, biraz duman çıkmaya başladı.
(Korkudan) Kaçtım.
Adamcağız:
Sen daha ne gördün ki, o kadar kaçıyorsun?” diyordu.
Bunun üzerine tekrar geri döndüm ve yine baktım.

Gördüm ki, zahit kapkara kesilmiş.
Daha dikkatli baktım yüzü de, kıbleden dönmüştü.

 Sultan bir defa ferman edince, hoşa gitse de, gitmese de öldürür.
O kimse de o fermanı yerine getirmekle Müslüman olarak ölür.

 Bu şöyle olur:
Mademki hastalık öldürücü bir sultandır, bu da şeriatta (Din yasası) yazılıdır.
Ama bu konuda Seyyid Burhaneddin’in düşüncesi başka idi.

 O ilaç almaktan geri durmazdı.
Bu da onun için gerekliydi.
Çünkü çok çeşitli, ağır hastalıklar geçirdi.

 Hele varlığı halk arasında çok lüzumlu olan öyle zat için ilaç almak farz olur.
Hastalıklardan dimağı (Akıl, anlama, anlayış, hissetme, duyma) korumak, sağlam bir kafa ile düşünebilmek ona gerekliydi.

 Ancak bunu Reşid yapmış olsaydı Mecusi (Ateşe tapan) ve kâfir (Allah'ın varlığını ve birliğini kabul etmeyen) olurdu.

Ben, bunu onun hakkında inkâr etmiyorum.
Ancak bu, namaz kılmazdı.
Mevlana da onu biliyordu.

Benim ile onun arasındaki fark nedir acaba?
Biraz bana bundan bahset!

Yüce Tanrı’ya ant olsun ki, namaz kıldığım gün çok sevinçli olurum ve kendi kendime derim ki:
Hazret-i Peygamber dervişliğin sonunu şöyle bir nükte ile işaret buyurmuştur:
Fakirlik, benim için övünülecek bir haldir
Bu, belki o dervişe hoş gelmez, ona sadece bu tavsiyeye uymak uygun görülmez.
Ama sadece namaz kılmak da yeterli değildir.
Hatta namaz kılanlara dil uzatırlar, onlara acırlar bile.

 Nihayet Reşid’in onu dışarı çıkartması sebebi bundan dolayı idi.
Yine benim ondan uzaklaşmam o sebeptendi, bu yüzden saçlarını yoldum.

 Diyorum ki:
Seyyid, zaman-zaman bana söz atar ve derdi ki:
Bu namaz kılmak sana hiç engel olmuyor mu?”

 Ben de ona şu cevabı verdim:
Sen zaman-zaman o cariye ile birleşmiyor musun?”
O da dedi ki:
Evet, evet, ama o engel olmuyor

Bu Allah için bir iş, çirkin bir iş için yüzünü yere koyuyorsun.
Müride (Bir tarikat şeyhine bağlanarak ondan tasavvufun yollarını öğrenen, onun doğrultusunda ilerleyen kimseye) soruyorsun, seni yaratan Tanrı aşkına söyle.
Bundan daha güzel ve tatlı, yüz yüze sevişmekten daha hoş bir şey var mı?

 Mademki ona iman getiriyorsun, o kız kardeşe ve damada:
Siz kim oluyorsunuz da onu kadıya götüresiniz, ondan davacı olasınız?” de.
Onu alıp getiresin, bana bağışlayasın” dedim.
Ödünç vereyim” dedi.

Benimle birlikte ama ben bilmiyorum, eğer ayıp olmasaydı nerelerde olduğunu, kimlerin önünde dolaştığını birer-birer söylerdim.

Suç delillerini de o bilir.
Bize ikiyüzlülük (İnandığı, düşündüğü gibi davranmama, özü sözü bir olmama) yaparsa, biz de öyle ikiyüzlü yaşarız. 

                  ***

MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.   Zorunlu hallerde dinin yasak ettiği çizgiyi geçebileceğimizi, kuralı ihlal edebileceğimizi bunun için Tanrı’nın izin verildiğini öğrendik.

2.   Çok dikkat etmemiz gerekenin yüzümüzü kıbleden çevirmemek olduğunu öğrendik.

3.   Tanrı’ya yüzümüzün dönük olması gerektiğini, yani kalbimizin sevgi ile bağlı olması gerektiğini, bildiğimiz kurallara ısrarla çok bağlı kalarak zarar görmememiz gerektiğini, kurallarından bilmediğimiz olabileceğini bundan dolayı zarar görebileceğimizi öğrendik.

4.   Hastalıklı bir vücudun sağlıklı düşünemeyeceğini öğrendik.

5.   Namaz kılmanın fakirlik hali olduğunu, namaz kılanın sevinç duyması gerektiğini öğrendik.

6.   Tanrı’yı bir sevgiliyi ister gibi yüz yüze gelerek bir olmanın daha hoş olacağını öğrendik.

 İşte böyle yaren;

Sevgiyle, muhabbetle, zevk alarak, sevinç duyarak, yüz yüze gelmiş gibi namaz kılmamız gerektiğini öğrendik anladık.

 Namazın bedensel bir davranış şekli olduğunu ve emredildiği gibi kılınması gerektiğini ancak tatmin edici olması için sevişme gibi, sevgiliyle buluşma gibi bir haz vermesi, sonrasında kalıcı bir sevinç duyulması gerektiğini öğrendik, anladık.

                                   *

RAVLİ

Popüler Yayınlar