19 Ağustos 2012 Pazar

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE ÜZÜNTÜNÜN UĞURSUZLUĞU

Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:

(M. 149) Eğer bu üzüntünün uğursuzluğu olmasaydı, belki bizi uyuştururlardı.

Ama biz nasıl bir araya gelebiliriz?
Ancak o gitmek kararındadır.



Dedim ki, keski oraya gitmeyeydim yahut söylenenleri işitmeseydim. Ama bunun ne faydası olacaktı?
Oraya gittikten sonra, dedi.

Yani demek istiyor ki, ha bugün ha yarın, ne farkı olurdu?
Diyelim ki, bir kimse başka bir kimseye bir iyilikte bulunmuştur.

Acaba karanlıkta yapılan iyilik kimin içindir?
İyi yapılmış, bir işi bir soğuk nefesli uğursuz, bir üfürükle (Sözle) bozar; altüst eder.

Onlar da, kendi aralarında birbirleriyle acaba ne yapalım diye konuşurlar.
Ona, ne tedbir düşünelim, derler.
Bu onlara pek soğuk geldi.

Sen babasın, onların edeplerini takınmaları için tehdit edemiyorsun. Aynüddevle ana çocuğudur, öylesine aldatıcı ve onun gibi yüzsüz bir kâfirdir.
Nizameddin’e hiç benzemez.

 Billâh darılma da, sana hoş bir söz söyleyeyim, dinle.
Seninle söz konuşulabilir.
Ama uzun zamandan beri dinleyemediğin için sözler araya karışıp gidiyor.
Yolculuk, bana çok zor geliyor.
Bu sefer gidersem sakın geçen seferki gibi yapma!

Şimdi ne yolculuğa çıkabilirim ne de Aksaray’a gidebilirim.
Ancak gerekirse, burada bana zahmet vermeyecek bir köşeye çekilir otururum.

İki yıldan beri yolculuğa tahammülüm yok.
Çektiğim ıstıraplardan yıldım.

Ancak üstü örtülü konuşmalar, uygun dostlar toplantısı olmazsa, bu sefer yola çıkarsam önce yaptığın gibi karşı durma!
Yaptığım işlere karşı aksi davranışta bulunma!

O yine, birlikte olalım diye tövbe eder bir arada oturmak ister yahut anlamaz da başka şekilde yorumlarsa ve benim söylediğim gibi yaparsa onlardan her biri birer melek gibi olurlar.

Nihayet ben biliyorum, beni bilgin olarak tanıyorsun, ilim adamı biliyorsun.
Nasıl olur da bunu söylemek istemem!
Bu saatte bu sözler söylenmiştir.

Ancak şimdi daha başka bir öğüt vermeye de çalışacağım.
O da muamele yönündendir.
Yavaş-yavaş anlatırsam bu işe engel olmaz.

 Başka işlere engel olsa bile gerektir ki bu, işe uygun düşsün.
İş adamı, işini sıkı tutmalıdır.

«Şarap içmeye yol var mıdır?» diye sordular.
«İçme!» dedi.

Allah Mevlana’ya uzun ömürler versin; o kadar uzun ömürler versin ki, sonsuz ve ebedi anlamına gelen uzun ve mutlu bir yaşantı olsun onun hayatı.

                  ***

MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.   Tanrı erlerinden yüz çevirmek onların sözlerine, dediklerine itiraz etmek uğursuz ve çok tehlikelidir.

2.   Üzüntü duymanın Tanrı takdirini beğenmemek, boyun eğmemek olduğundan uğursuzluk getirdiğini öğrendik.

3.   Uğursuzluğun iyiliğin gelmesini, mutluluğun gelmesini, saadete ulaşmaya engel olduğunu öğrendik.

4.   Bozgunculuk yapanların soğuk nefesli bozguncular olduğunu öğrendik.

5.   İşimizi ciddiyetle yapmamız gerektiğini öğrendik.

6.   Uzun ömürler versin duasının sadece dünya hayatı değil sonraki hayatta da mutluluk ve esenlikler temennisi olduğunu öğrendik.

 İşte böyle yaren,

Üzüntü içindeysek, zarar gördüysek, acı çekiyorsak sabırla Tanrı’nın bizim hakkımızda ne yapacağını beklemeliyiz.

Şikâyetçi olmak aslında Tanrı’dan şikâyetçi olmaktır.
Şükür yolundan ayrılanlar şikâyetçi olurlar.

 Eğer izlediğimiz yol şikâyet yolu ise bu yolun soğuk ve uğursuzluğundan kurtulmak için yolu değiştirip şükür yoluna girmeliyiz.

Tanrı hiçbir zaman bize kötülük etmez, kötülüğü kendi kendimize ederiz.
Daha geniş bilgi için RAVLİ UĞUR yaz Google oku.

                                     *
RAVLİ

Popüler Yayınlar