3 Şubat 2013 Pazar

FİHİ MAFİH 29. fASIL

Hıristiyan bir cerrah şöyle anlattı:
Şeyh Sadrüddin'in ashabından bir topluluk bize geldiler, yanımızda içtiler ve bana:

 "İsa, sizin zannettiğiniz gibi Allah mıdır?" dediler.

Ben de:
"Biz bir Allah'ın var olduğunu biliyoruz.
Fakat dinimizi korumak için bunu bilhassa gizliyor ve inkâr ediyoruz." Dedim.

Mevlana bunu işitince:
"Allah'ın düşmanı yalan söylüyor, hâşâ!
Bu olamaz.

Bu şeytanın şarabından sarhoş olup yolunu şaşırmış ve Allah'ın kapısından kovulmuş olan bir düşüğün sözüdür.

Yahudilerim oyun, düzen ve hilelerinden bucak-bucak kaçmış, boyu iki arşından (168 cm) daha kısa, zayıf bir adam nasıl olur da bu yedi kat göğün koruyucusu olur?

Hem öyle ki bu göklerden her birinin kalınlığı, gidilecek olsa, beş yüz yıl sürer ve bir gökle diğer göğün arasındaki uzunluk beş yüz yıl var.

Her birinin kalınlığı beş yüz yıl ve birinden ötekine olan beş misli denizlerin tasarrufu onun elindedir.

Bu zayıf adam bunların nasıl idare edicisi olur ve bunu senin aklın nasıl alır?
Bundan başka İsa'dan önce yerin ve göğün yaratıcısı kimdi?

Allah zalimlerin dediklerinden münezzehtir (Temizlenmiş, uzak, kusursuz)."

Sonra Hıristiyan'ın:
"İsa'nın toprak olan kısmı toprağa, pak kısmı ile pak olanına gitti" dediğini söylediler.

Mevlana buna cevap olarak dedi ki:
"Eğer İsa'nın ruhu Tanrı ise, o halde ruhu nereye gitmiş olabilir.
Ruh ancak aslına, yaratanına gider.
Eğer İsa, asıl ve Yaratan ise, o halde onun gideceği yer neresidir?"

 
Hıristiyan yine:
"Biz bu inancı babamızdan bulduk ve onu kendimize din edindik" dedi.

Ben de ona karşılık olarak dedim ki:
"Eğer babandan sana, kalp para (Sahte) ve bozuk altın kalmış olsa, sen onu ayarı tam başka maddelerden saf ve temiz bir altınla değiştirmez misin, yoksa bu kalp altını üstün mü tutarsın?

Babandan sana çolak bir el miras kalsa ve sen bu çolak eli düzeltecek bir ilaç ve doktor bulsan, bunu kabul etmez misin?

Bu çolak el bana babamdan böyle kaldı.
Ben bunu bozmak, değiştirmek istemem mi dersin?

Sen babanın, yaşayıp öldüğü bir yer ve yurtta büyüyüp yetişsen, oranın suyu tuzlu olsa, sonra bundan başka suyu tatlı, toprağı verimli, ahalisi sıhhatte bir yer ve yurt bulsan, sen o fena yerden bu yere nakletmek, daima onun tatlı suyunu içmek ve bütün hastalıklardan kurtulmak istemez misin?

Yoksa biz bu yer ve yurdu, bu hastalık yapan tuzlu suyu ile bulduk. Burada kalacağız, deyip oraya yapışır kalır mısın?

Kat'iyyen bunu akıl ve duygu sahibi bir kimse söylemez.

Allah sana babanın aklından başka bir akıl, görüşünden başka bir görüş ve iyiyi kötüyü ayırt etme kuvvetinden başka bir kuvvet vermiştir.

Sen bunları işlet, yokluğa sürükleyen değil, doğru yola götüren bir akla uy

Yoraş'ın (Semseddin Yoraş Beglerbeg) babası eskici idi.
Sonra sultana intisap etti.

Sultan ona, padişahlara hizmet edep ve erkânını, silah kullanmayı öğretti.
Yüksek mertebelere çıkardı.

O: "Biz babamızdan eskici olarak dünyaya geldik, eskici olarak kalmak isteriz.

Bu mertebeleri istemeyiz.
Sen bize çarşıda bir dükkân aç.

Orada eskicilikle uğraşalım" demedi.

Mesela: Köpek o kadar aşağılık olduğu halde, av avlanmak sanatını öğreniyor.

Sultanın avcısı oluyor; anasından, babasından öğrendiği, gördüğü, samanlıklarda, yıkık yerlerde yatmayı ve leş yemeye karşı olan hırsını unutuyor.

Sultanın alayının arkasından gidiyor.
Av arkasından koşuyor.

Doğan da böyledir.
Sultan ona terbiye verdikten sonra o:

"Biz babamızdan dağların izbe yerlerinde oturmayı ve leş yemeyi öğrendik.
Artık sultanın davulunun sesine ve avına rağbet etmeyiz". Demiyor.

Hayvan, aklı ile babasından anasından varis (Gelen) olduğu şeyden daha güzelini bulduğu vakitte ona sarılıyor.

Böyle olunca artık akıl ve temyiz (Ayırma kuvveti) ile bütün yaratıklara üstün olan insanın, bu hususta hayvandan daha aşağı olması pek kötü bir şeydir.

Bundan Allah'a sığınırız.
Evet doğrudur.

Eğer derlerse ki:
İsa'nın Allah'ı onu izaz (Aziz kıldı, saygı gösterdi, ikram etti, ağırladı) etti, kendisine yakınlaştırdı.

Kim ona hizmet ederse Allah'a itaat etmiş sayılır.

Eğer Allah İsa'dan daha üstün bir peygamber gönderdi ise, İsa vasıtasıyla gösterdiğini, bununla fazlasıyla göstermiştir.

Bu, peygambere uymak, Allah'a uymaktır.
Onun kendisine uymak değil, ona yapılan ibadet Allah'a ibadettir.

Onu sevmek Allah'ı sevmektir. Allah'ın gayrisinden olan sevgi yine Allah içindir.

Bu böyle senin Allah'ına gider.
Her şeyin sonu O'na varır.

Yani sen her şeyi gaye için seversin.
Başkası için onun talebinde bulunursun ve bu sevgi böylece Allah'tan nihayet bulur.

Sonunda O’nun zatını, aynısın seversin.

Beyit:
Kâbe’yi örtülerle süslemek hevestendir.
Beyit kelimesindeki (Y) harfi, yani onun putluktan çıkıp

Beytullah (Allah evi) olması, ona süs olarak kâfi gelir.

Gözlerdeki tabii kara renk, sürme ile meydana getirilen renk gibi değildir.

Elbiselerin güzelliği fakirlerin simalarının güzelliklerini ve kemalini örttüğü gibi, onun yırtık pırtık olması da, zenginliğin letafet ve haşmetini örter.

Fakirlerin esvabı parça-parça olduğu zaman, kalbi açılır ve tecellilerin (Nurların göründüğü ) yeri olur.
                     ***
FİHİ MAFİH MEVLANA HAZRETLERİ
Maarif basımevi 1954
Çeviren Meliha Ülker TARIKAHYA

                     ***
Neler öğrendik:

1.   Eskiden aldığımız bilgileri tekrar değerlendirip yanlışları, ilerlemeye engel olanları atıp, saf temiz doğru olan öğretileri almamız gerektiğini öğrendik.

2.   Allah’ın bize babamızdan daha kuvvetli akıl ve görüş gücü verdiğini bunları işletip doğru yola götüren akla değer vermemiz ve hayata geçirmemiz gerektiğini öğrendik.

3.   Bütün yaratıklardan üstün insan olarak daha güzelini bulunca sahiplenmemiz, akıl ve ayırt etme gücünü kullanmamız gerektiğini öğrendik.

4.   Çeşitli sevgilere kendimizi veririz ama sevginin son sevginin Allah olduğunu öğrendik.

İşte böyle yaren,

İnandığımızla, bulduğumuzla, ele geçirdiğimizle yetinmememiz, sahiplenip yerimizde kalmamamız, ilerlememiz ve temiz, saf, doğruyu bulmamız ve hayatımıza kazandırmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Yüce Allah’ın sanatının sonsuz olduğunu, ne kadar öğrenirsek o kadar faydasını göreceğimizi öğrendik, anladık.

                                      *
RAVLİ

Popüler Yayınlar