27 Ekim 2012 Cumartesi

ŞEMSİ TEBRİZİ VE MEVLANA HAZRETLERİNE MEKTUP 21

(M. 242) Saidi Müseyyeb, Bağdat müderrislerindendi(Profösör).
Güzellikte, şirinlikte eşsiz bir kızcağızı vardı ki, ünü halifeye kadar ulaşmıştı.

Halife, bu güzeli nikâhlamak (Evlenmek) için zulüm ve cefadan başka ne tertipler, ne tuzaklar kurdu, ama bir türlü elde edemedi.

Said'in bir de çömezi (Yeni öğrenci) vardı.
Talebe arasında en çekingen en alçakgönüllüydü.
Medresede sıraların en gerisinde otururdu.
Bu çömezin bir de derviş tabiatlı annesi vardı.

Bir gün büyük üstadın gözü bu çömeze ilişti.
Ders meclisi tenhalaşınca onu yavaşça yanına çağırdı.

Hal hatır sorduktan sonra, güzel kızımı sana vereceğim, sonra da seni kendime vekil seçeceğim, dedi.

Çömez hocasının bu teklifini annesine anlattı.
Annesi bu haberden çok ürktü, bundan bir uğursuzluk sezdi.
Bayağı divane (Sıra dışı davranışlarda bulundu) oldu.

Yavrum, dedi, bunu rüyada mı gördün?
Acaba ne oldu sana, şimdi ne yapacağım ben?
Param da yok ki seni hekime götüreyim.

Oğlan cevap vecdi:
Anneciğim, bu ne düş, ne hayal, ne de sayıklamadır.
Gerçekten böyle oldu.

Ertesi gün annesi daha fenalaştı; mahalle kadınları ile dertleşmeye başladı.
Bu oğlan başımızı yiyecek, bari siz ona korku verin de bu hayalden vazgeçsin.
Bir daha böyle şeyler söylemesin.

Eğer başkaları işitecek olsa, bu sözleri onun deliliğine yorar, hakkında zır  delidir diye tanıklık ederler.

Ertesi gün tekrar derse gittiği vakit üstat onu yine çağırttı, çok ilgi gösterdi.
Bundan sonra zavallı bilgi âşığı çömez artık gözlerini soğuşturarak kendi kendine söylenmeye başladı:

Acaba bu bir hayal veya rüya mı?
Nasıl ki annem ve komşu kadınlar hep birden, sen çok düşünmeden ve akıl yormadan saçmalamaya başladın, kara sevda sana geldi diyorlar.

Sonra tekrar etrafına bakındı, her şey yerli yerinde; medrese, kendisi ve müderris hiç değişmemiş.
Hayır, dedi, Allah'a ant içerim ki bu hayal değil, kara sevda ve delilik hiç değil.

Tekrar evine gitti, olanı biteni annesine hikâye etti.
Bu sefer annesi ve komşu kadınlar yine oğlanın şiddetli kara sevda olması mümkündür, dediler.

O kendi başını, hem de bizim başımızı yiyecek diye kara bir düşünceye daldılar.
Neticede delikanlı her ne anlattı ise bunlar hiç birine inanmadılar.

En sonunda gerdek gecesi yaklaşınca, delikanlı güzel elbiseler giyerek eve geldi.
Annesine altınlar, gümüşler getirmişti. (M. 243)

Anne hâlâ şüpheli idi, henüz şüphesi geçmemişti ki, kızı gece evine getirdiler.
Komşu kadınlar, anne şaşkın-şaşkın bakışıyorlardı.

Kızı yakından tanıyan kadınlardan birçoğu yanına gittiler.
Onda öyle bir değişiklik gördüler ki, aman Yarabbi!
Dediler, bu nasıl olur?

Kız, onlara yüksek sesle şu cevabı verdi:
Bunda şaşılacak ne var?

O bilgi ve fazilet ehlidir, biz de öyleyiz, ama belki o bizden daha üstündür.
Çünkü biz dünya adamıyız, onun ise dünyada gözü yoktur.

Şu halde bizden daha erdemli bizden daha şereflidir.
Biz de dünyayı terk etmeliyiz ki ancak onun gibi olalım, dedi.
                 ***

MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.   Bilgi ile iyilik etmeyi ve fenalıktan çekinmeyi kendine değer edinmiş, yaşamının amacı haline getirmiş kişilerin mal, mülk, mevki sahiplerinden üstün olduklarını öğrendik.

2.    Dünya nimetlerine bağlanmış kişilerin erdem ve şeref sahibi olamayacaklarını öğrendik.

3.   Hakikati bilen kişilerin kız çocuklarını evlendirirken bilgili ve iyilik etmeyi bilen, fenalıklardan çekinen gençleri tercih etmeleri gerektiğini öğrendik.

 İşte böyle yaren,

Bilen kişiler nesillerini sağlam olarak devam etmeleri için kızlarını daima ruhen zengin gençleri damat olarak seçerler.

Damat seçerken:

1.   Tahsilli, kanun ve kurallara uyan, utanması olan, temiz, namuslu, doğru konuşanı tercih etmesi gerekir.

2.   Kızının fakirlik ve elinin darlığa düşeceğinden korkmadan ve çekinmeden vermesi gerekir.

3.   Aslı temiz, soylu, dindar ve akıllı olan çocuğu tercih etmesi gerekir.

4.   Mal ve mülk, zenginlik ve makam ve güzellik için evlendirilmemesi gerekir.

5.   Zenginlik için evlenen o zenginlik içinde fakir yaşar.

6.   Güzellik için evlenen sonra çirkin bulur.

Tercih böyledir.

                                    *

RAVLİ 

Popüler Yayınlar